Bilirsiniz, ateistlere ve özellikle evrim teorisine karşı geliştirilen bir "AKILLI TASARIM" söylemi vardır.
Akıllı tasarımcılar, dinsel metinlerdeki varoluş efsaneleri, çeşitli masalsılar ya da faraziyeler yerine, çağdaş bilimin biyoloji, kimya, astronomi, genetik gibi alanlarda kazandırdığı bilgilerden yararlanıyorlar. Buradan derledikleri bilgilerle tüm bu çeşitliliğin, doğada-evrendeki bu harika uyum ve dengenin, rastlantı değil ancak onu tasarlayan "akıllı bir yaratıcının" ürünü olabileceğini savunuyorlar.
Gerçekten de oldukça ikna edicidir seçtikleri örnekler... Kelebeklerin kanat çırpışından, galaksilerin doğup sönümlenişine kadar her şey kusursuz görünür. Birileri veya "birisi" tüm bunları tasarlamış ve yönetmektedir. Yoksa tüm bunlar kendi kendine nasıl olsun?
İlla bir "yaratıcı" olması gerekiyorsa, bu "akıllı tasarımcı'yı kim tasarladı?" paradoksuna ulaşırız; "Onun bir yaratıcıya ihtiyacı yoktur, o kendi kendisini var etmiştir" cevabı tüm evren için de geçerli bir cevap değil mi?
Oradan insanlar alemine, sosyal hayatımıza döner; O halde bu kadar mucize yaratmış olan bir Tanrı varsa, onun gönderdiği peygamberlere, kitaplara inanmamazlık olmamalı demeye gelir.
Ne ki evrendeki her şeyi en ince ayrıntısına kadar hesaplayıp hayata geçirmiş olan "Tanrı"nın, insanlar konusunda epey hatalı tasarımlar yapmış olduğunu görürüz. "Allah da bunu biliyor" ki kendi tasarım hatalarını telafi etmek için insanlara sayısız "kullanma talimatı, kılavuzu" ve bunları açıklamak için düzinelerce "elçi" gönderiyor.
Örneğin en başta şu CİNSEL'lik ve CİNSEL ORGANLAR konusu tam bir karmaşa.
İnsan topluluklarının neredeyse tümü cinsel organlarının üzerini örtüyor. Bu yüzden çok büyük sorunlar yaşanıyor, kavgalar hatta savaşlar çıkıyor. Üzeri örtülmesi gerekiyorsa Tanrı onları neden çıplak yarattı diye sormalı? Demek ki pek akıllıca bir tasarım olmamış. İstese onları gerektiğinde açılıp, diğer zamanlarda kapalı bir kesenin içinde kalmalarını sağlayan bir tasarım yapabilirdi. Ya da o insanları "dellendiren!" duygu her ne ise onu bolca bahşetmek yerine diğer bir çok türde olduğu gibi sadece bazı periyotlarda ortaya çıkabilen bir döngüye bağlayabilirdi. Böylece insanlığın kafasını/gündemini en çok meşgul eden, en çok "suç" ve "günah" işlenen bir konu kaynağında çözülmüş olurdu.
Kaldı ki "son peygamber"in ümmetinde bu sorun çok daha karmaşık hale getirilmiş; kadının tüm bedeni "cinsel organ" sayılarak saçından tırnağına kadar insanlar tarafından yapılmış bir "kılıfa" sokulmasına karar verilmiş. Eğer Tanrı akıllı bir tasarımcı ise, kendisinin çırılçıplak yarattığı kadınları bezlerle çaputlarla kapatması için insanlara talimat göndermiş olmasını bir çeşit "özeleştiri" mi saymalı?
Bu pek de akıllıca olmayan tasarımı genetikteki küçük bir iki oynama ile çözebilecekken, insanlara oldukça kaotik biçimde çelişkili mesajlar, talimatlar, birinin diğerini yadsıdığı ve farklı diller konuşan "elçiler" göndermesi akıllıca mı? Ki kendi üretim hatasından kaynaklanan bu sorunlardan dolayı insanlara "ödül=cennet" veya "ceza=cehennem" vaat etmesinin pek de çözüm olmadığı da ortada!...
İnsanların çoğunluğunun kendisine bahşedilen bedenden hiç de memnun kalmadığını da görüyoruz. Bu yüzden diğerleriyle aralarında "güzellik-çirkinlik" diye bitmek bilmez bir rekabet ve çekişme doğması yetmiyormuş gibi; renklerinden, biçimlerinden, cinslerinden dolayı diğerleri tarafından ayrımcılığa, dışlanmaya, aşağılanmaya maruz kalmaları ve bu yüzden yaşanan yaşatılan büyük acılar neyin nesi?
İnsanlar Tanrının kendilerine uygun gördüğü tasarımı beğenmeyip süslenme, daha güzel görünme ihtiyacı duyuyorlar. Bu yüzden kozmetik, güzellik, giyim kuşam, moda, vücut geliştirme, estetik cerrahi vb. kategorilerinde koskoca üretim-tüketim sektörleri oluştu... Demek ki "akıllı tasarım" burada da birçok şeyi gözden kaçırmış...
İnsanlar arasındaki eşitsizlik, adaletsizlik, aç gözlülük, hırs, kibir, hükmetme gibi marazi konulara şimdi hiç girmeyeyim; bunların yol açtığı savaşlar, soykırımlar, cinayetler, sömürü, yoksulluk, zülüm, göç... Saymakla, anlatmakla bitmeyen acılar... Bunun neresi "AKILLI TASARIM?" diye sormalı...
Tabi bir de "Tanrı bizi imtihan ediyor, onun için..." açıklaması var!
"Tanrı" kendi yarattığı şeyi nasıl "imtihan!" edebilir? Buna kendi ürününü "test ediyor" diyebiliriz ancak. İnsanlar kendilerine verdiğim akılla, kendilerine verdiğim kusurları çözebilecek mi diye bakıyordur belki de... Ama sonuçta bunun sorumluluğu yaratılanda değil "yaratanda"dır!...
Biz "akılcı çocuklar" ise egemen sınıfların her çağda kendi çıkarlarına göre topluma biçim vermek üzere din ulemasıyla birlikte uydurdukları "nas"ları reddederek, daha iyi bir insan daha iyi bir toplumsal düzen tasarlayabilir miyiz diye ona bakıyoruz..
Yorumlar
Yorum Gönder