HASANLU AŞIKLARI


Paylaştığım bu fotoğraf MÖ 800 yıllarına, yaklaşık 2800 yıl önceye tarihlenen ve İran'ın Hasanlu bölgesindeki arkeolojik kazılarda (1972) bulunan bir iskelet fotosu.

Onlara "Hasanlu aşıkları" deniyor.
Birbirini öper vaziyette birlikte bulunan bu kişilerin
her ikisinin de ERKEK olduğu tahmin ediliyor. Bireylerden birinin (genç olanın) kimliği hemen belli olmuşken, diğerinin kadın mı erkek mi olduğu belirsiz kalmıştı. Araştırmacıların çoğunluğu ikinci kişinin de erkek olduğu kanısındadır.
Bu da bize tunç ve demir çağında henüz Med imparatorluğunun ortaya çıkmadığı (ki şimdi İran Kürdistan'ında Urmiye gölünün güneyi ile Mahabad kenti arasında bulunan) bu bölgede o çağda eşcinselliğin kabul gördüğünü kanıtlıyor olabilir.
(Keza yıllarca benzer bir spekülasyona uğrayan "Moderna Aşıkları" iskeletlerinin ikisinin de erkek olduğunun modern tıp teknikleriyle kesinlik kazandığını anımsayalım.)
Tabi her zamanki heteronormatif bir perdeleme olarak bunun bir "baba-oğul" olabileceği savunusu da yok değil!
Tıpkı Pompei gibi yüzyıllarca toz ve moloz yığını altında kalarak iyi korunmuş durumdaki Hasanlu harabelerindeki iskeletler, bir zamanlar buranın işlek bir ticaret merkezi iken şehrin Urartularca ani bir baskına uğrayarak yok edildiğini gösteriyor.
Yalnız bu kadar değil. Hasanlu bölgesinde yaklaşık 250 yıllık bir zaman dilimini kapsayan mezarlık incelemeleri, burada sadece kadın-erkek olarak ikili bir cinsiyet düzeni değil, çoklu bir anlayışa sahip olduklarını ortaya koyuyor.
Şehrin rutin yaşamında mezarlıklara önem verilmiş, ölüler özenle defnedilmiş. Kadın ve erkek mezarlarını ölülerin yanlarına konan hediye eşyalarla ayırt
etmek mümkün. Erkeklerde ok uçları, metal kaplar, silahlar ve zırhlar: kadınlarda iğneler, giysi broşları ve mücevherler vb. var.
Bir de her iki türden eşyanın da bulunduğu ayrı mezarlar var. Ayrıca bazı madeni kaplara işlenen figürlerde hem sakallı hem de kadın giysileri taşıyan kişiler görülüyor. Tüm bunlar cinsel çeşitliliğin erkek ve kadınla sınırlı olmadığını, trans bireylerin ya da eşcinsel yaşamları kabul gören kişilerin varlığının bir kanıtı. Onlar da kendi kimliklerini ayırt eden mezarlara gömülüyorlardı ki bu da toplumsal yaşamda da saygı gördüklerinin bir kanıtı olmalı.
Keza bir aşk ikonu haline gelen "Hasanlu aşıkları" da buradaki kazılarda ortaya çıkmıştı.
Cinsiyet ve cinsel yönelim kimliklerindeki çeşitliliğin (LGBT+) "modern zaman icadı" ya da "uydurması" olduğuna inanan, ya da sadece antik Yunan ve Roma'da görülen bir "sapkınlık" olduğunu sananlar için kafa açıcı bir bilgi olacağını düşünüyorum.
Konuyla ilgili olarak Megan Cifarelli'nin makalesine atıfta bulunan daha ayrıntılı bilgiye şu adresten ulaşılabilir.

Yorumlar