Geçtiğimiz hafta Idlip'te savaş oldukça yoğunlaştı. Görüldüğü kadarıyla Suriye ordusu Şam'ı Halep'e bağlayan m5 karayolu ile, Lazkiye limanı ve Halep arasındaki karayolunu tamamen denetim altına almaya çalışıyor. Epey de yol almış durumdalar.
Astana anlaşmalarına göre İdlip'te askeri gözlem noktaları bulunduran TC'nin üç gözlem noktası şimdiden rejim güçlerinin içinde kaldı.
Bu durumda TC'nin "gözlemci" olmak dışında yapabileceği ne vardı? Eğer tümüyle seyirci kalsa, Cihatçı gruplarla götürdüğü karmaşık ilişkiler büyük bir güven kaybına uğrayıp tersine dönebilirdi.
Diğeri ise Rusya ile karşı karşıya kalmak rizikosu taşıyor.
Bu durumda TC, kendisine Rusya-İran mütabakatıyla açılmış alan içinde "yeni gözlem noktaları" oluşturma ve var olanları tahkim etme yolunu seçiyor.
Bu, rejim güçlerini durdurabilir mi? Sahadaki Cihatçı güçleri tatmin eder mi?
TC şu anda kaygan bir zeminde hareket ediyor ve hızla inisyatifini kaybediyor.
Eğer arka planda karayollarının Şam tarafından denetlenmesine rıza gösterme biçiminde bir anlaşma yoksa [Moskova'da TC, Suriye arasında istihbarat düzeyinde yapılan görüşmeyi anımsayalım] Türkiye ilk kez rejim güçleriyle açık çatışmaya girmek durumunda kalabilir.
Tabiiki Rusya'nın buna izin vermeyeceğini, yeni bir mütabakat sağlamaya çalışacağını düşünebiliriz. Fakat TC'nin İdlip için verdiği sözleri yerine getirememiş olması -ki bu zaten mümkün değil- Suriye'de savaşın sonuna doğru gelindiği ve artık "vekalet" bitip doğrudan karşılaşmaların da mümkün olduğunu gösteriyor.
Ne var ki bu kez TC arkasında ne ABD, ne NATO ne de Rusya desteği olmadan savaşmak zorunda kalabilir. SDF'ye karşı işgallerinde işini kolaylaştıran hava desteğini bu kez bulamayacağı için her halde bu hiç de kolay bir savaş olmayacak.
Suriye ordusu ile işbirliği anlaşması yapmış olan SDF güçlerinin karşı hamleler yapmak için bir fırsat da çıkmış oluyor.
Bence şu anda cevabı ortada olan soru; Rusya, TC'yi daha önce olduğu gibi yeni işgal alanları açıp ödüllendirerek mi yoksa biraz sopa yemesine göz yumup terbiye ederek mi idare edecek?
Bu durumda TC'nin "gözlemci" olmak dışında yapabileceği ne vardı? Eğer tümüyle seyirci kalsa, Cihatçı gruplarla götürdüğü karmaşık ilişkiler büyük bir güven kaybına uğrayıp tersine dönebilirdi.
Diğeri ise Rusya ile karşı karşıya kalmak rizikosu taşıyor.
Bu durumda TC, kendisine Rusya-İran mütabakatıyla açılmış alan içinde "yeni gözlem noktaları" oluşturma ve var olanları tahkim etme yolunu seçiyor.
Bu, rejim güçlerini durdurabilir mi? Sahadaki Cihatçı güçleri tatmin eder mi?
TC şu anda kaygan bir zeminde hareket ediyor ve hızla inisyatifini kaybediyor.
Eğer arka planda karayollarının Şam tarafından denetlenmesine rıza gösterme biçiminde bir anlaşma yoksa [Moskova'da TC, Suriye arasında istihbarat düzeyinde yapılan görüşmeyi anımsayalım] Türkiye ilk kez rejim güçleriyle açık çatışmaya girmek durumunda kalabilir.
Tabiiki Rusya'nın buna izin vermeyeceğini, yeni bir mütabakat sağlamaya çalışacağını düşünebiliriz. Fakat TC'nin İdlip için verdiği sözleri yerine getirememiş olması -ki bu zaten mümkün değil- Suriye'de savaşın sonuna doğru gelindiği ve artık "vekalet" bitip doğrudan karşılaşmaların da mümkün olduğunu gösteriyor.
Ne var ki bu kez TC arkasında ne ABD, ne NATO ne de Rusya desteği olmadan savaşmak zorunda kalabilir. SDF'ye karşı işgallerinde işini kolaylaştıran hava desteğini bu kez bulamayacağı için her halde bu hiç de kolay bir savaş olmayacak.
Suriye ordusu ile işbirliği anlaşması yapmış olan SDF güçlerinin karşı hamleler yapmak için bir fırsat da çıkmış oluyor.
Bence şu anda cevabı ortada olan soru; Rusya, TC'yi daha önce olduğu gibi yeni işgal alanları açıp ödüllendirerek mi yoksa biraz sopa yemesine göz yumup terbiye ederek mi idare edecek?
Yorumlar
Yorum Gönder