GENETİK ve BENİM "ETNİK KÖKEN"İM...



 Auschwitz'teki Yahudi toplama kampının, 1945'de Kızıl Ordu tarafından kurtarılışının yıl dönümü nedeniyle, Holokost kurbanlarını anma amacıyla yapılan paylaşımımda, benim de soy ağacımda % 8,6 oranında Doğu Avrupa Yahudileri olan Aşkenazilerle akraba bulunduğunu yazmıştım.

DNA testi ile ilgili olumlu olumsuz bir çok tepki geldi. Konuyla ilgili olmadığı için diğer yüzdeleri orada yazmamıştım. Burada belirteyim:

% 82,3 Batı Asyalı,
% 8,6 Aşkenazi Yahudi
% 5,8 Oryantal
% 3,3 Yunan ve Güney İtalyan

Bu konuya çok güvenilir gözle bakmayan, kuşkucu yaklaşımlar ya da yüksek beklentiler taşıyanlar için baştan söyleyeyim.

Kurumların ellerinde her ulusa ait genetik kodlar yok, zaten böyle bir şey de söz konusu değil. Dolayısıyla DNA'nıza bakıp size ulusal-etnik rozet takmıyorlar.

Yaptıkları şey kurumların veri tabanındaki yüz binlerce veya milyonlarca DNA örneklerinin dünyanın hangi bölgelerinde lokalize olduğu bilgileriye, sizin DNA'nızın buralarda hangi bölgelerdeki insanlarla eşleştiğini belirleyerek genetik akraba olduğunuzu keşfetmek.

Tabi tamamlanmış bir süreç değil bu. DNA verileri çoğaldıkça bilgilerin daha netleşmesi, daha ayrıntılı hale gelmesi de mümkün oluyor. Yani sizin DNA'nız da başka insanlar için bir veri oluşturuyor.

Örneğin benim % 82,3 Batı Asyalılarla genetik akraba olduğumu tespit ederken bunun kaçta kaçının Kürt, ne kadarının Ermeni, ne kadarının Fars, Çerkes, Gürcü vd. olduğunu söyleyemiyor. Çünkü bunu saptayacak kesinlikte veriler henüz mevcut değil.

Batı Asya denile yer çok geniş bir coğrafya; Küçük Asya (Anadolu)dan tutun Mezopotamya, İran, Afganistan, Güney Kafkasya, Karadeniz vd. büyük bir alanı kapsıyor. Burada Kürtler, Ermeniler, Farslar, Azeriler, Türkmenler, Çerkesler, Gürcüler, Afganlar, Beluciler, Pontuslular, Asuri-Süryaniler ve daha pek çok ulus, etnik grup ve kültürler var. Bunların hepsiyle birbirine benzer genetik akrabalıklar taşıdığımı söylüyor bu yüzde, ki zaten ben de kendimi hep bütün bu kültürlere, uygarlıklara ait hissederim.

İleriki yıllarda buradaki genetik veriler arttıkça kimlerle daha yakın kimlerle daha uzak akraba olduğumuza dair veriler de ayrıntılanabilir.

"Bunun ne önemi var, hangisi olursa olsun" diyenler olabilir. Tabii ki buna da saygı duyulur.

Benim gerekçem; birincisi kimlerle genetik akraba olduğumu merak etmemdir. Bunun her gün aynı saçmalıkları tekrarlayan politikacıların demeçlerini okumaktan daha yararlı bir bilgi olduğuna kuşkum yok!

Bilginin güvenirliliği, DNA testi yapan kurumların nasıl çalıştıkları elbette tartışılabilir. Her şey gibi bu da merak edeni ve spekülasyonu bol bir alan olduğu için ticari olarak da görülüp istismar edilebilir. Fakat bu genel olarak genetik biliminin bir şarlatanlık olduğu anlamına gelmez. Test yaptıracağınız kurumun saygınlığı, güvenliğini aşağı yukarı öğrenmek ve ona göre tercih yapmak bizim elimizde.

Bunlar kişisel verilerdir ve onların kötüye kullanılması riski de tabiiki vardır. Buna da dikkat gerekiyor.

İkincisi konunun siyasi ve toplumsal yanıdır. İnsanların saf olarak bir ulusa, bir ırka, bir kültüre ait olamayacağı, asıl olarak tüm insanların çoklu ırk ve etnik özellikler göstereceğini, bu yüzden "MELEZ"liğin başat olduğu görüşündeyim. Bu çoklu yapı bir coğrafik alandan diğerine değişiklik gösterebilir veya akrabalarımızın, savaşlar, göçler nedeniyle nasıl bir yeryüzü seyahati içinde olduğuna bağlı olarak da değişebilir.

Sonuçta bütün insanların etnik ve kültürel olarak da birbirleriyle akraba olduğu gerçeği IRKÇILIK ve ŞOVEN MİLLİYETÇİLİĞE indirilmiş ağır bir darbedir. Tıpkı EVRİM YASALARI'nın bilinmesi, dini hurafeleri yok ettiyse, Genetik bilimi de Irkçıların beklentilerinin tam tersine "SAF SOY", "ÜSTÜN IRK", "ASİL KAN" safsatalarını sone erdirdi.

Yalnızca tüm insanlığın değil, canlılar aleminin en beğenmediğimiz türleriyle (örneğin fareler) bile Genetik AKRABA olduğumuz gerçeği, dünyayı ulusal-kültürel, ırksal ayrımlarla birbirimize cehennem etmenin ne kadar SAÇMA olduğunu da gösteren bir bildir.

Haliyle bu bilgi, ulusal zulme, etnik ayrımcılığı, ırkçılığa, soykırımlara karşı mücadelemizi anlamsızlaştıran değil, daha güçlendiren zenginleştiren bir bilgidir. Çünkü ÖTEKİ icat etmenin saçmalığını, ÖTEKİ dediğimiz şeyin kendi varlığımız içinde de olabileceği gerçeğiyle daha iyi bilince çıkar.

Bir ulusal ayrımcılık ve zulümle mücadele ederken, kendimizin de başka uluslara kültürlere NEFRET inşa etmemizin saçmalığını gösterir. Birbirimize yabancı olmadığımızı anlatır...

Genetikle ilgili araştırmalar Nazi dönemindeki "üstün ırk" arayışlarını hatırlattığı için kötü bir çağrışıma neden olabilir. Fakat tam tersine genetik Nazi ideolojisini hiçbir şekilde doğrulamamaktadır. Tam tersi geçerlidir günümüzde.

DNA testlerine kuşku ile bakan arkadaşların şunu hatırda tutmalarını isterim. Bugün günlük hayatımızda küçücük bir kan örneğinden, bir tükürükten kriminal bir vakanın suçlusunun kimliğine ulaşmak bu sayede mümkün hale gelmiştir. Kalıtsal hastalıklar ve onların tedavisinde dev adımlar atılmıştır. Milyonlarca yıl önce yaşamış canlıların bile DNA örnekleri ulaşılabildiğinde onların yaşamları, Dolayısıyla dünyamızın tarihi hakkında daha derin bilgilere sahip olabilmekteyiz.

Tabi bu testin benim için hoş yanlarından biri de 30 yıl önce Aydın Cezavinde yazdığım, "Hangi Dili Konuşuyorum, Hangi Ulustanım?" şiirimde dile getirdiğimi tüm aidiyetlerle neredeyse bire bir örtüşmesi oldu.

https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=973079242814420&id=100003370615652&hc_location=ufi


Yorumlar