HASANKEYF'TEN KAZ DAĞLARINA SELAM OLSUN

Biz hepimiz bu dünyada sadece kiracıyız...

İçine doğduğumuz dünyayı tahrip etmeden, kırıp dökmeden sonraki kuşaklara düzgün biçimde bırakmakla mükellefiz...

Daha da iyisi kırılıp dökülmüş olanı, bozulanı da düzeltmek gerekmez mi?

Çocuklarımıza "miras" dediğimiz şey moral zenginlik ve yaşanası bir dünya olabilirse ne mutlu bize...

Birileri Kaz dağlarına sahip çıkarken Hasankeyf'i umursamıyor. Bir de "Kan döktük de aldık, vatan bölünmez, yabancıya verilmez" diyerek savunuyor Kaz dağlarını. Altın arayan firma Türk ve Müslüman olsa sorun kalmayacak mı? Yazık ki milliyetçi anlayışlarla çevrecilik yapılmayacağını bile bilmiyorlar.

Öbürü de "Hasankeyf Kürtler için önemlidir, sahip çıkalım" demekte. Hasankeyf sadece Kürtler için mi önemli?
Süryani, Arap, Türk ya da Avrupalıları ilgilendirmez mi?

Kutuplarda yırtılan ozan tabakasının Türk, Kürt, Ermeni, Arap dinlemeden tüm insanlığı tehdit ettiğini; Amazonlarda nesli tükenen türlerin tüm dünyanın sonuna bir adım daha yaklaşmak demek olduğunu anlasak iyi olur artık...

Hava, su, toprak...
Yeryüzünde ne varsa tümü, tüm canlıların... İnsanlığın kültürel mirası da tüm insanlığa ait...

Bu "mülk sahipliği", "benim/bizim değil mi, istediğimizi yaparız!" mantığından vaz geçmeli. Hiç kimse doğanın hiçbir şeyinin efendisi değil. Sadece belli bir süre için kullanım hakkımız var o kadar!..

Bunların içinde kendi payına düşenden fazlasını harcayıp; tahrip eden, jeolojik bir faktör olmaya başlayan insanlığı yine insanlığın kendisi durdurabilir...

Bu dünyayı "cehenneme" çevirip başka nereye gidilecek?

Yorumlar