1934 Trakya Pogromuyla ilgili yazımda kışkırtıcı ve örgütleyici olarak önde gelen kişinin eski Teşkilat-ı Mahsusacı komutanlardan CEVAT RİFAT ATILHAN olduğunu yazmıştım ama esas olarak bunun sadece Alman-Nazi yanlısı bir grubun girişimi olmayıp Trakya'nın Yahudi nüfustan "arındırılmasının" BİR DEVLET POLİTİKASI olduğunu savunmuştum.
Dahası tıpkı Dersim '38 jenosidinde birçok Alevi aydınında görüldüğü gibi Trakya Pogromları hususunda da Yahudi aydınları arasında, bunun genel bir devlet politikası olmayıp, hatta Atatürk'ün bile haberi olmadan belirli bir bürokratik mekanizma içinde kotarılan bir iş olduğunu, bütün Cumhuriyete hele Kemalizm'e mal edilmemesi gerektiği düşüncesinin yaygın oluşudur.
Bunun doğru olmadığını bir kanıt olarak da 24 Haziran'da Çanakkale'deki Yahudi toplumu göç etmeye zorlanırken, 25 Mayıs'ta kenti ziyarete gelen Mustafa Kemal'in kendisine ricacı olmak için önüne çıkan Musevi vatandaşa verdiği "Halk isterse beni de kovar!" anektodunu aktarmıştım.
Şimdi aktaracağım belge ise Trakya Pogromu'nun bir devlet politikasının ürünü olduğunu daha iyi açıklayacaktır sanıyorum.
1934 yılında Trakya'da merkezi Edirne olan bir UMUMİ MÜFETTİŞLİK kurulmuştu. Sanıldığının aksine bu müfettişlik "Olayların araştırılması, soruşturulması" vb için sonradan değil; 19 ŞUBAT'ta [yani pogromdan 3 AY önce!] kurulmuştu...
Müfettiş olarak da kim atanmıştı bilir misiniz; İBRAHİM TALİ (ÖNGÖREN)!...
Kim bu İbrahim Tâli derseniz, Kürdistan'da Şeyh Said ayaklanmasının bastırılması ve Takrir-i Sükûn Kanunu çıkarılmasından sonra, 1927'de kurulan ve Diyarbakır, Elazığ, Bingöl, Bitlis, Van gibi kentleri içine alan 1. UMUMİ MÜFETTİŞLİĞİ, 5 yıl boyunca "demir yumruğu" ile yönetmiş olan kişidir. Yani Cumhuriyet'in bu alanda en deneyimli, sadık kişisidir.
Kürt aşiretlerinin sürülmesi, iskan edilmesi; direnişçilerin yakalanıp idam edilmesi vb. gibi ne kadar gıllı-gışlı işler varsa o bilir. İbrahim Tali Bey bir yere atanmışsa orada Kemalist Cumhuriyetin çok özel politikalarının uygulanacağından kuşku duymamalıyız...
Trakya Umum Müfettişliği kurulduktan sonra bizzat hükümletin ricasıyla MİLLETVEKİLLİĞİNDEN İSTİFA EDEREK, 18 MART 1934'de Trakya Umumi Müfettişi olarak atanmıştır.
Şimdi aşağıya İbrahim Tal Beyi'in Trakya Umumi Müfettişi olarak, 11 HAZİRAN 1934 tarihinde [yani Yahudi toplumuna yönelik saldırılar başlamadan 10 GÜN ÖNCE] nezdindeki bütün Valiliklere gönderdiği YAZILI TALİMATI aktaracağım. Bu yazı Cevat Rifat Atilhan ekibinin ve MİLLİ İNKİLÂP dergisinin kışkırtıcı, hedef gösterici propaganda yayınlarıyla ne derece KOORDİNELİ çalışıldığını da gösteriyor:
"Vilayetlere, İsme ve Hususi Mektup”
“Mıntıkada yaptığım seyahatte Trakya iktisat kaynaklarına doğru gittikçe kuvvetleşen bir akın olduğunu ve bu akının Türk çocuklarının kazançlarını tahdit etmekte ve Türk sermaye hareketini sarsmakta olduğu bu neticeden vali beyefendi arkadaşlarımın da müteessir bulunduklarını müşahede ettim.
Seyahat sırasında geçtiğim yerlere beni takiben Yahudilerin geldiklerini ve halkla temaslarımda neler görüştüğümü ve ne gibi işler üzerinde tetkikat yaptığımı öğrenmek istediklerini birbirini teyiden gelen haberlerden anladım. Yahudi unsurların bu dolaşmalarını Türk milletinin bu unsurlara karşı olan itimat ve emniyetini bilen ve bu vaziyetten istifade etmek isteyen ecnebiler hesabına yapmakta olduğuna hiç şüphe yoktur. Bilhassa son günlerde Trakya’da bazı askerî garnizonların yeniden teessüs edeceği hakkında halk arasında dolaşmakta olan şayialar karşısında iktisadî ve içtimaî cereyanları idare etmek ve bu hususta Musevî unsurun rehberlik etmekle vazifedar Musevî kulüplerinde yeni teessüs edecek askerî garnizonlarda Yahudi iktisat elemanların yerleşmesi ve bilhassa teahhüt işlerini re’sen veya muvazaa suretiyle ele geçirilmesi hakkında kararlar alındığı ve bunun tatbik sahasına konulması hazırlıklarının yapılmakta olduğu hakkında da haberler aldım.
Trakya iktisadî hareketlerinde gün geçtikçe Türk unsuru aleyhine tesirini artıran bu unsurun Trakya’nın muhtelif tarihlerinde muhtelif devletler tarafından muvakkaten işgal edilmiş bulunduğu esnada bunlara hizmet etmek suretiyle menfaatler temin ettikleri ve hatta işgallerde yağmaya uğrayan Türk menkul mallarının birer suretle ve yok bahasına bunların ellerine geçtiği ve sevmedikleri veya iktisadî sahada kuvvetli bulunan Türk çocuklarını el altında şâgil kuvvetlere fena tanıttırarak bunları işkenceye ve takibe maruz bıraktıkları ve şu suretle mahalli piyasalara her sahada hâkim oldukları malumu alileridir.
Yeni garnizonlara bu unsurun herhangi bir suretle sokulması ecnebi istihbaratın işlemesi ve kazanç kaynaklarının Türkler zararına kendi ellerine geçmesi noktasında çok mahzurlu olacaktır. Bütün mahzurları önlemek için zahiri ve resmi temaslar eski şeklinde devam ettirilmekle beraber hususi surette şu tedbirlerin derhal alınmasına ihtiyaç kat’idir.
A-Yahudilerin kasaba ve şehir hudutları haricine çıkıp köylerde dolaşmalarına bizzat ve kendiliğinden köylü münasip şekillerde mani olmalıdır. C.H. Fırkası ve halkevleri teşekkülleri ve yurtsever uyanık Türk çocukları vasıtasıyla köylüye derhal bu telkin yaptırılmalı ve geçici tesirlere mani olmak için bu telkine mütemadiyen devam etmelidir. Köylüye yapılması lazım olan bu telkin iyi tertip ve idare edilir ve idare reisleri ve bilhassa Vali Bf. Arkadaşlarım mahsus surette bu işe karşı yüksek alakalarını gösterirlerse (Trakya’da) da Türk varlığı aleyhine mütemadiyen artan iktisadî tehlikeyi önlemek ve bir taraftan da mahrem kalması lazım gelen millî ve askerî işlerimizi ecnebilere nakledecek unsurdan zamanla kurtulmak imkânı hâsıl olacağına hiç şüphem yoktur.
Ayrıca şu noktaya da ehemmiyet verilmelidir. Yeni garnizonlar ve mevcut garnizonlarda taahhüt işlerinin Türk çocuklarının eline geçirilmesini temin etmek çok mühimdir. Bunun için de küçük büyük Türk sermayelerin birleşmeğe ve bir kuvvet haline gelmeğe sevk etmek inkılabın emrettiği en yüce bir vazifedir. Vali Bf. muhite bu sermaye birlik hareketini himaye edecekleri hissi verilirse dağınık sermayelerin bir araya toplanması hareketi mutlak başlar ve devam eder.
Şu halde Vali Bf. arkadaşlarımdan dilediğim işleri şöyle kısaltabiliriz:
1-Vilayet, kaza, nahiye ve köylerde Musevilerin yeniden mağaza, dükkân açmalarına bizzat köylünün ve halkın tedbirleriyle müsaade edilmemeleri,
2-Köylere gidip gelmelerine yine halkın ve köylünün münasip tedbirleriyle müsaade etmemek,
3-T.U. Müfettişlik mıntakasına yeniden yerleşmek ve iş yapmak için gelecek olanların heman müfettişliğe haber verilmesi,
4-Vilayet dâhilinde mevcut olanların ne işle meşgul oldukları, aileleriyle isimlerinin kısa müddet içinde tespitiyle birer suretinin bana gönderilmesini rica eder, bu işte sızıltısız muvaffakiyet haberlerine intizar ederek gözlerinden öperim ef.
11 Haziran 1934/Trakya U. Müfettişi”
[Erdal AYDOĞAN, “Yeni Belgeler Işığında 1934 Trakya Yahudi Olayları”, Belgi, Sayı 16 (Yaz 2018/II) Yazar, belgelerin orijnallerinin kendisinde olduğunu belirtmektedir.]
Bu belge, Trakya'daki Yahudi nüfusunu TÜRKLÜK için hem iktisadi-ekonomik bir engel, bir tehdit, hem de milli güvenliği her an tehlikeye atabilecek CASUS-AJAN bir topluluk olarak lanse etmektedir. Dolayısıyla Valiliklerin Yahudilerin başına gelecek "OLAYLARI" nasıl yorumlayacakları, nasıl davranacakları hakkında talimatlandırmış olmaktadır.
Talimatın sonunda "SIZILTISIZ MUVAFFAKİYET" diye bir kavram kullanılmış olması dikkat çekici. Genel Vali, bu işlerin çok fazla gürültü patırtıya meydan vermeden. "köylünün ve halkın münasip tedbirleri" eşliğinde yürümesini de rica etmekte.
Bu bakımdan da daha sonra şehirlerde cereyan eden saldırılar karşısında asker-sivil bürokrasinin tavrını, daha sonra da Yahudi vatandaşların neden eski işlerine, evlerine dönemediklerinin-döndürülmediklerinin de açıklayıcıı niteliktedir.
Trakya Umumi Müfettişliği'nin, devletin derin mahfillerinde hazırlanmış bu operasyona vaziyet etmesi, idarenin denetiminden çıkmaması ve usulune uygun biçimde sonlandırılması için görevlendirildiğine kuşku var mı?
EKLER:
- Dr.İbrahim Tâlî'nin Trakya'daki valiliklere gönderdiği mektubun fotokopisi
- İbrahim Tali Öngören ve Mustafa Kemal (Vapurdan beri arkadaş!)
Bunun doğru olmadığını bir kanıt olarak da 24 Haziran'da Çanakkale'deki Yahudi toplumu göç etmeye zorlanırken, 25 Mayıs'ta kenti ziyarete gelen Mustafa Kemal'in kendisine ricacı olmak için önüne çıkan Musevi vatandaşa verdiği "Halk isterse beni de kovar!" anektodunu aktarmıştım.
Şimdi aktaracağım belge ise Trakya Pogromu'nun bir devlet politikasının ürünü olduğunu daha iyi açıklayacaktır sanıyorum.
1934 yılında Trakya'da merkezi Edirne olan bir UMUMİ MÜFETTİŞLİK kurulmuştu. Sanıldığının aksine bu müfettişlik "Olayların araştırılması, soruşturulması" vb için sonradan değil; 19 ŞUBAT'ta [yani pogromdan 3 AY önce!] kurulmuştu...
Müfettiş olarak da kim atanmıştı bilir misiniz; İBRAHİM TALİ (ÖNGÖREN)!...
Kim bu İbrahim Tâli derseniz, Kürdistan'da Şeyh Said ayaklanmasının bastırılması ve Takrir-i Sükûn Kanunu çıkarılmasından sonra, 1927'de kurulan ve Diyarbakır, Elazığ, Bingöl, Bitlis, Van gibi kentleri içine alan 1. UMUMİ MÜFETTİŞLİĞİ, 5 yıl boyunca "demir yumruğu" ile yönetmiş olan kişidir. Yani Cumhuriyet'in bu alanda en deneyimli, sadık kişisidir.
Kürt aşiretlerinin sürülmesi, iskan edilmesi; direnişçilerin yakalanıp idam edilmesi vb. gibi ne kadar gıllı-gışlı işler varsa o bilir. İbrahim Tali Bey bir yere atanmışsa orada Kemalist Cumhuriyetin çok özel politikalarının uygulanacağından kuşku duymamalıyız...
Trakya Umum Müfettişliği kurulduktan sonra bizzat hükümletin ricasıyla MİLLETVEKİLLİĞİNDEN İSTİFA EDEREK, 18 MART 1934'de Trakya Umumi Müfettişi olarak atanmıştır.
Şimdi aşağıya İbrahim Tal Beyi'in Trakya Umumi Müfettişi olarak, 11 HAZİRAN 1934 tarihinde [yani Yahudi toplumuna yönelik saldırılar başlamadan 10 GÜN ÖNCE] nezdindeki bütün Valiliklere gönderdiği YAZILI TALİMATI aktaracağım. Bu yazı Cevat Rifat Atilhan ekibinin ve MİLLİ İNKİLÂP dergisinin kışkırtıcı, hedef gösterici propaganda yayınlarıyla ne derece KOORDİNELİ çalışıldığını da gösteriyor:
"Vilayetlere, İsme ve Hususi Mektup”
“Mıntıkada yaptığım seyahatte Trakya iktisat kaynaklarına doğru gittikçe kuvvetleşen bir akın olduğunu ve bu akının Türk çocuklarının kazançlarını tahdit etmekte ve Türk sermaye hareketini sarsmakta olduğu bu neticeden vali beyefendi arkadaşlarımın da müteessir bulunduklarını müşahede ettim.
Seyahat sırasında geçtiğim yerlere beni takiben Yahudilerin geldiklerini ve halkla temaslarımda neler görüştüğümü ve ne gibi işler üzerinde tetkikat yaptığımı öğrenmek istediklerini birbirini teyiden gelen haberlerden anladım. Yahudi unsurların bu dolaşmalarını Türk milletinin bu unsurlara karşı olan itimat ve emniyetini bilen ve bu vaziyetten istifade etmek isteyen ecnebiler hesabına yapmakta olduğuna hiç şüphe yoktur. Bilhassa son günlerde Trakya’da bazı askerî garnizonların yeniden teessüs edeceği hakkında halk arasında dolaşmakta olan şayialar karşısında iktisadî ve içtimaî cereyanları idare etmek ve bu hususta Musevî unsurun rehberlik etmekle vazifedar Musevî kulüplerinde yeni teessüs edecek askerî garnizonlarda Yahudi iktisat elemanların yerleşmesi ve bilhassa teahhüt işlerini re’sen veya muvazaa suretiyle ele geçirilmesi hakkında kararlar alındığı ve bunun tatbik sahasına konulması hazırlıklarının yapılmakta olduğu hakkında da haberler aldım.
Trakya iktisadî hareketlerinde gün geçtikçe Türk unsuru aleyhine tesirini artıran bu unsurun Trakya’nın muhtelif tarihlerinde muhtelif devletler tarafından muvakkaten işgal edilmiş bulunduğu esnada bunlara hizmet etmek suretiyle menfaatler temin ettikleri ve hatta işgallerde yağmaya uğrayan Türk menkul mallarının birer suretle ve yok bahasına bunların ellerine geçtiği ve sevmedikleri veya iktisadî sahada kuvvetli bulunan Türk çocuklarını el altında şâgil kuvvetlere fena tanıttırarak bunları işkenceye ve takibe maruz bıraktıkları ve şu suretle mahalli piyasalara her sahada hâkim oldukları malumu alileridir.
Yeni garnizonlara bu unsurun herhangi bir suretle sokulması ecnebi istihbaratın işlemesi ve kazanç kaynaklarının Türkler zararına kendi ellerine geçmesi noktasında çok mahzurlu olacaktır. Bütün mahzurları önlemek için zahiri ve resmi temaslar eski şeklinde devam ettirilmekle beraber hususi surette şu tedbirlerin derhal alınmasına ihtiyaç kat’idir.
A-Yahudilerin kasaba ve şehir hudutları haricine çıkıp köylerde dolaşmalarına bizzat ve kendiliğinden köylü münasip şekillerde mani olmalıdır. C.H. Fırkası ve halkevleri teşekkülleri ve yurtsever uyanık Türk çocukları vasıtasıyla köylüye derhal bu telkin yaptırılmalı ve geçici tesirlere mani olmak için bu telkine mütemadiyen devam etmelidir. Köylüye yapılması lazım olan bu telkin iyi tertip ve idare edilir ve idare reisleri ve bilhassa Vali Bf. Arkadaşlarım mahsus surette bu işe karşı yüksek alakalarını gösterirlerse (Trakya’da) da Türk varlığı aleyhine mütemadiyen artan iktisadî tehlikeyi önlemek ve bir taraftan da mahrem kalması lazım gelen millî ve askerî işlerimizi ecnebilere nakledecek unsurdan zamanla kurtulmak imkânı hâsıl olacağına hiç şüphem yoktur.
Ayrıca şu noktaya da ehemmiyet verilmelidir. Yeni garnizonlar ve mevcut garnizonlarda taahhüt işlerinin Türk çocuklarının eline geçirilmesini temin etmek çok mühimdir. Bunun için de küçük büyük Türk sermayelerin birleşmeğe ve bir kuvvet haline gelmeğe sevk etmek inkılabın emrettiği en yüce bir vazifedir. Vali Bf. muhite bu sermaye birlik hareketini himaye edecekleri hissi verilirse dağınık sermayelerin bir araya toplanması hareketi mutlak başlar ve devam eder.
Şu halde Vali Bf. arkadaşlarımdan dilediğim işleri şöyle kısaltabiliriz:
1-Vilayet, kaza, nahiye ve köylerde Musevilerin yeniden mağaza, dükkân açmalarına bizzat köylünün ve halkın tedbirleriyle müsaade edilmemeleri,
2-Köylere gidip gelmelerine yine halkın ve köylünün münasip tedbirleriyle müsaade etmemek,
3-T.U. Müfettişlik mıntakasına yeniden yerleşmek ve iş yapmak için gelecek olanların heman müfettişliğe haber verilmesi,
4-Vilayet dâhilinde mevcut olanların ne işle meşgul oldukları, aileleriyle isimlerinin kısa müddet içinde tespitiyle birer suretinin bana gönderilmesini rica eder, bu işte sızıltısız muvaffakiyet haberlerine intizar ederek gözlerinden öperim ef.
11 Haziran 1934/Trakya U. Müfettişi”
[Erdal AYDOĞAN, “Yeni Belgeler Işığında 1934 Trakya Yahudi Olayları”, Belgi, Sayı 16 (Yaz 2018/II) Yazar, belgelerin orijnallerinin kendisinde olduğunu belirtmektedir.]
Bu belge, Trakya'daki Yahudi nüfusunu TÜRKLÜK için hem iktisadi-ekonomik bir engel, bir tehdit, hem de milli güvenliği her an tehlikeye atabilecek CASUS-AJAN bir topluluk olarak lanse etmektedir. Dolayısıyla Valiliklerin Yahudilerin başına gelecek "OLAYLARI" nasıl yorumlayacakları, nasıl davranacakları hakkında talimatlandırmış olmaktadır.
Talimatın sonunda "SIZILTISIZ MUVAFFAKİYET" diye bir kavram kullanılmış olması dikkat çekici. Genel Vali, bu işlerin çok fazla gürültü patırtıya meydan vermeden. "köylünün ve halkın münasip tedbirleri" eşliğinde yürümesini de rica etmekte.
Bu bakımdan da daha sonra şehirlerde cereyan eden saldırılar karşısında asker-sivil bürokrasinin tavrını, daha sonra da Yahudi vatandaşların neden eski işlerine, evlerine dönemediklerinin-döndürülmediklerinin de açıklayıcıı niteliktedir.
Trakya Umumi Müfettişliği'nin, devletin derin mahfillerinde hazırlanmış bu operasyona vaziyet etmesi, idarenin denetiminden çıkmaması ve usulune uygun biçimde sonlandırılması için görevlendirildiğine kuşku var mı?
EKLER:
- Dr.İbrahim Tâlî'nin Trakya'daki valiliklere gönderdiği mektubun fotokopisi
- İbrahim Tali Öngören ve Mustafa Kemal (Vapurdan beri arkadaş!)
Yorumlar
Yorum Gönder