Kimi kadro veya gözlemci var ki siyasal olgular karşısında "doktor" gibi davranır:
Gelişmeler ya "sağlıklı" dır, ya "sağlıksız"dır!.. Durum "hastalıklı" görünür; bu işte bir "sakatlık" vardır; sağlıksız düşüncelerle mücadele eder. Kadroların mutlaka "psikolojik sorunları" vardır; bazıları tedavi edilemez derecede hastadır... vb...
Kimileri "öğretmen"liği sever:
Durmadan "ders" verir, "nasihat" eder. Bilgili mi, bilgisiz mi ölçer, not verir. Bilinçli mi, bilinçsiz mi davranıldığını değerlendirir. Böyle yapılmadığı için öyle olmuştur, öğrenilmemiştir, ders çıkarılmamıştır, ödevler yapılmamıştır... "Malumatfiroşluk" vazgeçilmez.
Bazıları yargıç cübbesiyle konuşur.
Herşey yargılamaya tabidir; Olgulara suç ve ceza penceresinden bakar. Birileri şu işi yapmadıkları için suçludur; öbürleri da şunu yaptıkları için cezalandırılmalı. Birilerinin borcu vardır, öbürlerinin alacağı... Tabi herkes hesap vermeli... Tarihin kimi affedip kimi beraat ettireceğini de bilirler.
Çoğusu dinli, dinsiz, ateist ya da inanan ama mutlaka Vaiz'dir.
Kimin veya neyin iyi, kimin veya neyin kötü olduğunu bilirler. Kadroların kötülüğe kapılmamaları için durmadan tebligat yaparlar; uyarırlar, dikkat çekerler. Şu davranış hiç de etik değildir, öbürü de vicdana sığmaz... Bizi biz yapar değerleri korumak onların ana görevidir.
Bir de mühendisler var:
"Doğru" ve "yanlış" cetveli, mizanası da onların elindedir. Hesap hatası yapılmıştır; böyle olması veya şöyle olması "kaçınılımaz"dır. Gidilen yol yanlıştır, şu şey yanlış inşa edilmiştir. Süreci en iyi değerlendiren ve işleyişlerin mantığını bilen kişiler olarak "beğenmezlik" eşikleri bayağı yüksektir.
Ama bir de "tribün" seyircileri var ki, onlardan sakınmalı derim.
Oturdukları yerden sahada kimin neyi nasıl yapacağını çok iyi gözlemledikleri gibi, bu gözlemlerdeki farklılıklardan dolayı birbirlerinin kafa gözlerini de yarmaya hazır bir halleri var...
Kimileri "öğretmen"liği sever:
Durmadan "ders" verir, "nasihat" eder. Bilgili mi, bilgisiz mi ölçer, not verir. Bilinçli mi, bilinçsiz mi davranıldığını değerlendirir. Böyle yapılmadığı için öyle olmuştur, öğrenilmemiştir, ders çıkarılmamıştır, ödevler yapılmamıştır... "Malumatfiroşluk" vazgeçilmez.
Bazıları yargıç cübbesiyle konuşur.
Herşey yargılamaya tabidir; Olgulara suç ve ceza penceresinden bakar. Birileri şu işi yapmadıkları için suçludur; öbürleri da şunu yaptıkları için cezalandırılmalı. Birilerinin borcu vardır, öbürlerinin alacağı... Tabi herkes hesap vermeli... Tarihin kimi affedip kimi beraat ettireceğini de bilirler.
Çoğusu dinli, dinsiz, ateist ya da inanan ama mutlaka Vaiz'dir.
Kimin veya neyin iyi, kimin veya neyin kötü olduğunu bilirler. Kadroların kötülüğe kapılmamaları için durmadan tebligat yaparlar; uyarırlar, dikkat çekerler. Şu davranış hiç de etik değildir, öbürü de vicdana sığmaz... Bizi biz yapar değerleri korumak onların ana görevidir.
Bir de mühendisler var:
"Doğru" ve "yanlış" cetveli, mizanası da onların elindedir. Hesap hatası yapılmıştır; böyle olması veya şöyle olması "kaçınılımaz"dır. Gidilen yol yanlıştır, şu şey yanlış inşa edilmiştir. Süreci en iyi değerlendiren ve işleyişlerin mantığını bilen kişiler olarak "beğenmezlik" eşikleri bayağı yüksektir.
Ama bir de "tribün" seyircileri var ki, onlardan sakınmalı derim.
Oturdukları yerden sahada kimin neyi nasıl yapacağını çok iyi gözlemledikleri gibi, bu gözlemlerdeki farklılıklardan dolayı birbirlerinin kafa gözlerini de yarmaya hazır bir halleri var...
Yorumlar
Yorum Gönder