SAYGI...

Cezaevlerinde gerçekleşen kendini feda eylemlerini doğru görmüyorum, bundan vazgeçilmeli, ölümler durdurulmalıdır.

Bu net..

Benim kabullenemediğim, adeta isyan ettiğim şey ise bu eylemleri eleştirirken, o insanları İTİBARSIZLAŞTIRARAK, "kendi iradeleri olmayan, kafasız, ruhsuz kişiler" olarak ilan edilmeleridir.

Yapılan eylemi biçimini de, talepleri de yanlış görebilirsiniz, eleştirebilirsiniz fakat o insanları AŞAĞILAMAYA hakkınız yok.

Benim bütün paylaşımlarım bu yöndedir. Okuduğunu anlamayan, anlamak istemeyenler için maalesef yapabileceğim bir şey yok. Tabiki ANLAYANLAR için, anlamak isteyenler için yazıyoruz...



Bu eylem yapan insanların kişilikleri ve kimliklerine saygı gösterilmesini istemek eylemleri CESARETLENDİRMEK, onaylamak anlamına gelmez. Aynı şekilde onlara doğrudan ve dolaylı bir yığın hakaret saydırmak da eylemleri CAYDIRICI değildir.

Cezaevlerindeki kendi feda eylemleri karşısında, samimi olarak ciğeri yananlar dışında, derinliksiz, anlayıştan uzak söylemleri de okuyorum. Bir sürü şey yazıyorlar ama hepsinin arka metni şu cümleden ibaret;

"Ölerek bizi rahatsız etmeyin!.."

Bu insanların düşüncesine, kimliğine, tercihlerine zerrece saygı duymadıkları, hatta nefret ettikleri halde sanki onların HAYATLARINA çok önem veriyormuş gibi söylemler kurmak İKİ YÜZLÜLÜKTEN başka bir şey değil.

Cezaevlerindeki feda eylemlerini gerçekleştiren kişilerin hangi duygu ve düşüncelerle bu zor yola yöneldikleri hakkında hiçbir fikri olmayanlar atıp-tutmakla meşgul. Aslında SUÇLULUK PSİKOLOJİLERİNİ, kurban tekmeleyerek telafi etmeye çalıştıklarını düşünüyorum.

Vicdalarının rahatsız olması iyi bir şey fakat bunu telafi için kurban tekmelemek kötü...

Bu eylemlerin Diyarbakır Zindan Direnişlerindeki feda eylemlerinden farklı olduğunu söyleyenler var. Elbette farklı yönleri var.

Fakat bu insanların aynı O AYNI örgütün, aynı hareketin, aynı ideolojik-siyasal misyonun militanları olduklarını da unutmayın. Şu anda kendini feda eden insanlar MAZLUM'lardan 4'LERDEN İLHAM alıyorlar. Talepleri farklı fakat fakat MOTİVASYONLARI'nı buradan alıyorlar.

Ortada siyasi bir tıkanıklık, çözümsüzlük olduğunu bu yolun ancak kendilerini feda eylemleri ile aşılabileceğine inanıyorlar, bu düşünceyle hareket ediyorlar. Diyarbakır Zindanında da böyle idi; koyu bir zulum ve teslimiyet ortamı varken o insanlar, kendilerini ÖLÜM ORUCU, AÇLIK GREVİ veya FEDA eylemleri ile ortaya koyarak bu gidişatı kırabileceklerine inandılar.

4'ler kendilerini yakarken, etleri dökülmüş halde can çekişirken bile kendilerini kurtarmaya gelen arkadaşlarını şöyle uyarmışlardı:

"Bu bir eylemdir. ateşimize su dökmeyin!.."

O zaman da bu işle ilgisiz alakasız insanlar ama asıl olarak da ZiNDANCIBAŞLAR eylemcileri küçümsüyor, onları liderlerinin emri ile kendilerini ölüme atan RUHSUZ MÜRİTLER olarak lanse etmeye çalışıyorlardı.

Eylemcilerin talepleri ile o zaman da dalga geçiliyordu: hiç insan bunlar için ölüme gider mi, diyorlardı.Siz aptalsınız diyorlardı. Bu eylemlerle sonuç alamazsınız diyorlardı.

Bütün rütbeliler eylemcileri vazgeçirmek için şöyle diyordu: "Siz burada kendinizi ölüme atarken, liderleriniz Avrupa'da keyf çatıyor!"

İnsanların kendini feda eylemleri için örgüt kararları, yönlendirmeleri olabilir. Fakat sonuçta her BİREY'in buna kendisinin karar verdiğini, uyguladığını unutmamak gerekir. AG ve Ölüm Oruçlarına girdiği halde bunları sürdüremeyip bırakan yüzlerce insan biliriz. Bu da son derece normaldir. Yani "öl" denince ölünmüyor, bunun kararlılığı, iradesi, inanmışlığı olması gerekiyor.

Tekrarlıyayım: O insanların eylemlerine ve taleplerine katılmamak ayrı ama onları basitleştirerek, itibarsızlaştırmaya çalışarak, küçümseyerek ne anlayabiliriz ne de çözüm getirebiliriz.

Yorumlar