Sebahattin Ali çok sevdiğim edebiyatçılardan biri.
Onun;
"Dışarıda deli dalgalar,
Gelir duvarları yalar,
Seni bu sesler oyalar
Aldırma gönül aldırma..
Görmek istersen denizi
Yukarıya çevir yüzü,
Deniz gibidir gökyüzü
Aldırma gönül aldırma.."
dizelerini Sinop ceza evinde yatarken daha iyi anladım.
Cezaevi, Sinop burnunun en ucunda Karadeniz'e uzanan bir yarım adanın üzerindeki eski bir Bizans kalesi, etraf surlarla çevrili... Hapisteki insanlar Karedeniz'in kıyılara ve surlara çarpan hırçın dalgalarının sesini bütün gün duyar ama denizi göremez.
Bu dalga sesleri, insanın yalnızlığını, umutsuzluğunu dindirir. Deniz kuşlarının uçuşları ile aslında özgürlüğün özdeşleştiği denizin içinde olduğunuzu anlatır.
Denizin seslerini duyup, kendisini görememeyi Sabahattin Ali gökyüzü ile tamamlamış. Gökyüzü de özgürlüğün diğer yarısı...
İşte o zamandan beri bu dizeleri daha anlamlı ve duyumsayarak dinlerim.
Bir de Sinop cezaevinin alev alev yanmasını içeriden izlemek gibi dünyada pek az mahkuma nasip olacak bir muhteşem bir görsellik ve romantizme de tanık oldum. Cezaevi cayır cayır yanarken mahkumlar, surlar ile cezaevi binası arasındaki alanda toplaştık, adeta gece pikniği yaptık. Bu arada gardiyanlar her şeyi bırakıp kaçtıkları için, "DOMUZLUK" adı verilen hücreler kısmını ve bu arada Sabahattin Ali'nin yattığı hücreyi de görme fırsatı bulduk.
O gece bütün siyasi tutsaklar hep bir ağızdan söylediğimiz devrimci marşların içinde en çok yinelediğimiz Sabahattin Ali'nin bu "Aldırma gönül aldırma" dizeleriydi. Kim bilir, Sinop ceza evinde yazdığı bu dizelerin, o cezaevinin yanışını seyreden siyasi mahkumlar tarafından marş gibi okunmasını duysa ne kadar mutlu olurdu.
2000'li yıllarda Berlin'de kaldığımız ev Nollendorfplatz'da idi. Evimizin pencereleri "Goya" isimli bir gece kulübüne bakıyordu. Burası da Sabahattin Ali'nin "KÜRK MANTOLU MADONNA" kitabındaki kahramanın mekanlarından biri...
Kendisini hiç görmesem bile birbirine dokunan bu iki hikaye ile yollarımızın kesişmesine hep mutlu olmuşumdur.
O da bu devletin işlediği politik cinayetlerin en eski kurbanlarından biridir.
#SabahattinAli'nin anısına saygıyla...
(Foto: Sinop Cezaevi, 17 Ocak 1979, Sağ taraftaki ressam arkadaşım Fewzi Bilge, Diğerleri Özgürlük Yolu sempatizanı olan iki arkadaş: Abuzer ve Hasan -Soy isimlerini hatırlamıyorum.)
Yorumlar
Yorum Gönder