"Ümmühan, içeri girenlere ve bir kaç saatten beri yaşadıklarına bakarak bu olan bitenin ne anlama geldiğini görebiliyordu. Öldüreceklerdi kendilerini. Bunca kin, bunca nefret kimseye iyi şeyler yaptırmazdı. Bunu daha önce yaşadıklarında biliyordu. Köyde saldırdıklarından da böyle olmuştu.
Çocuklarıyla birlikte, aynı odanın bir köşesine sinmişlerdi. Mahmuthan ayaktaydı elinde silahıyla. Diğerleri birbirlerine kenetlenmiş vaziyetteydiler. Herkes ağlıyordu. Ümmühan çocuklarının ağlamalarına dayanamıyor, daha çok ağlıyordu.
Bu güne kadar onları hiçbir biçimde ağlatmamış, ağlamalarına yol açan hiçbir davranışa izin vermemişti. Şimdi onlar ağlıyorlardı ve Ümmühan bir çare bulamıyor onlara “ağlamayın” diyemiyordu.
Gürültüyle kırılan kapıdaydı bütün gözler, kulaklar, tüm benlikler. Açılacak kapı ölüm kusacaktı. Kapıyla birlikte çatırdayan bir ailenin yaşamıydı.Ve gelen sesler kapının açılmasının iyice yaklaştığını gösteriyordu. Umutları iyice tükendi, Ümmühan’ın. Çocuklarıyla koyun koyuna oturuyorlardı. Onlara iyicene sokuldu, kollarını doladı, sıkı sıkı sarıldı, sardı onları kendisine.
İşte tam bu anda verdi o kan donduran kararını Ümmühan ve döndü kocası Mahmut’a, “Bunlar bizi sağ koymayacaklar, bize ölümden beter kötülük yapacaklar. Çocuklarıma yapacakları kötülükleri görmeye dayanamam. ONLARA BU FIRSATI VERME, BENİ SEN ÖLDÜR” dedi. "
("Beni sen öldür" Maraş / 1978, Aziz Tunç, Fırat Yay. İstanbul, 2015)
[Ümmühan Duman, Mahmuthan Duman ve oğulları Muhammet zorla dışarı çıkarılıp kurşunlandılar. Ümmühan ve Mahmuthan ağır yaralı olarak kurtuldu ama oğulları Muhammet hayatını kaybetti. Gözlerini hastenede açan çift uzun süre çocuklarını bulamadı. Daha sonra onun paramparça edilmiş cesedini morgda ancak kaşından gözünden tanıyarak teşhis edebildiler.]
Bu güne kadar onları hiçbir biçimde ağlatmamış, ağlamalarına yol açan hiçbir davranışa izin vermemişti. Şimdi onlar ağlıyorlardı ve Ümmühan bir çare bulamıyor onlara “ağlamayın” diyemiyordu.
Gürültüyle kırılan kapıdaydı bütün gözler, kulaklar, tüm benlikler. Açılacak kapı ölüm kusacaktı. Kapıyla birlikte çatırdayan bir ailenin yaşamıydı.Ve gelen sesler kapının açılmasının iyice yaklaştığını gösteriyordu. Umutları iyice tükendi, Ümmühan’ın. Çocuklarıyla koyun koyuna oturuyorlardı. Onlara iyicene sokuldu, kollarını doladı, sıkı sıkı sarıldı, sardı onları kendisine.
İşte tam bu anda verdi o kan donduran kararını Ümmühan ve döndü kocası Mahmut’a, “Bunlar bizi sağ koymayacaklar, bize ölümden beter kötülük yapacaklar. Çocuklarıma yapacakları kötülükleri görmeye dayanamam. ONLARA BU FIRSATI VERME, BENİ SEN ÖLDÜR” dedi. "
("Beni sen öldür" Maraş / 1978, Aziz Tunç, Fırat Yay. İstanbul, 2015)
[Ümmühan Duman, Mahmuthan Duman ve oğulları Muhammet zorla dışarı çıkarılıp kurşunlandılar. Ümmühan ve Mahmuthan ağır yaralı olarak kurtuldu ama oğulları Muhammet hayatını kaybetti. Gözlerini hastenede açan çift uzun süre çocuklarını bulamadı. Daha sonra onun paramparça edilmiş cesedini morgda ancak kaşından gözünden tanıyarak teşhis edebildiler.]
Yorumlar
Yorum Gönder