5'İ bir yerde Cuntacıların her gittikleri yerde "#12Eylül'den eşlerimizin bile haberi yoktu" (yani o kadar gizli hazırlandık) diye böbürlenmelerine hep gülerim.
Çünkü 2 gün önceden çoğu kesim haber almıştı Cuntayı. Nasıl tavır alalım diye toplantılar yapılıyordu.
Bize de haber verilmişti ve ulaşabildiğimiz bütün birimleri haberdar etmiştik.
11 Eylül akşamı İstanbul'da kimi gruplarla toplantı halindeydik. "Cunta geliyor, kim ne yapacak nasıl tavır alacak?" bu konuşuluyordu.
Toplantı yaptığımız evde karı-koca Alman gazeteciler de vardı. Orada bulunan tek Kürt grubunu temsilen TV'leri için benimle de kısa bir söyleşi yaptılar:
"Askerlerin Cunta yapacakları bilgisi var. Siz ne yapacaksınız bu durumda, tavrınız ne olacak?"
"Zaten biz Rizgari olarak TC devletini sömürgeci olarak görüyoruz. Dolayısıyla yönetimin sivillerden askerlere geçmesi onun niteliğini değiştirmeyecek. Mücadelemiz Cunta şartları altında da sürecek, onlara karşı direneceğiz."
11 Eylül gecesinin bitimine "sokağa çıkma yasağı"nın başlamasına az bir zaman kala arkadaşlar beni Merter'deki evime bıraktılar. O gece Cuntayı bekleyerek ve kütüphanemde 1960, 62,63 ve 12 Mart darbeleriyle ilgili ne kadar anı veya tanıklık kitabı varsa okuyarak geçirdim.
Sabah 04.30'a yakın tankların sesini duyup balkona çıktım. Bizim hemen iki sokak ötemizdeki DİSK Genel Merkezini ablukaya almaktaydılar. "Darbe başladı" diye düşündüm.
Nihayet sabah TRT TV'si yayına başladıktan sonra marşlar ve ardından da Evren'in "Silahlı kuvvetler emirle yönetime el koymuştur, bütün yurtta sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir." açıklamasını dinledim.
O gün artık yapacak bir şey yoktu akşama kadar...
12 Eylül koşullarında 2 yıl kadar illegal örgütlü mücadele verdim; 9 yıl 7 ay da hapis yattım...
Bize de haber verilmişti ve ulaşabildiğimiz bütün birimleri haberdar etmiştik.
11 Eylül akşamı İstanbul'da kimi gruplarla toplantı halindeydik. "Cunta geliyor, kim ne yapacak nasıl tavır alacak?" bu konuşuluyordu.
Toplantı yaptığımız evde karı-koca Alman gazeteciler de vardı. Orada bulunan tek Kürt grubunu temsilen TV'leri için benimle de kısa bir söyleşi yaptılar:
"Askerlerin Cunta yapacakları bilgisi var. Siz ne yapacaksınız bu durumda, tavrınız ne olacak?"
"Zaten biz Rizgari olarak TC devletini sömürgeci olarak görüyoruz. Dolayısıyla yönetimin sivillerden askerlere geçmesi onun niteliğini değiştirmeyecek. Mücadelemiz Cunta şartları altında da sürecek, onlara karşı direneceğiz."
11 Eylül gecesinin bitimine "sokağa çıkma yasağı"nın başlamasına az bir zaman kala arkadaşlar beni Merter'deki evime bıraktılar. O gece Cuntayı bekleyerek ve kütüphanemde 1960, 62,63 ve 12 Mart darbeleriyle ilgili ne kadar anı veya tanıklık kitabı varsa okuyarak geçirdim.
Sabah 04.30'a yakın tankların sesini duyup balkona çıktım. Bizim hemen iki sokak ötemizdeki DİSK Genel Merkezini ablukaya almaktaydılar. "Darbe başladı" diye düşündüm.
Nihayet sabah TRT TV'si yayına başladıktan sonra marşlar ve ardından da Evren'in "Silahlı kuvvetler emirle yönetime el koymuştur, bütün yurtta sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir." açıklamasını dinledim.
O gün artık yapacak bir şey yoktu akşama kadar...
12 Eylül koşullarında 2 yıl kadar illegal örgütlü mücadele verdim; 9 yıl 7 ay da hapis yattım...
Yorumlar
Yorum Gönder