"Herifçioğlu
Sen Mişel'de koyuvermiş sakalı
neylesin 'Bizim Köy'ü
nitsin Mahmut Makal'ı... "
Bedri Rahmi böyle yazmıştı bir şiirinde. Halkına yabancılaşmış ve özentili aydınları eleştirmekteydi.
neylesin 'Bizim Köy'ü
nitsin Mahmut Makal'ı... "
Bedri Rahmi böyle yazmıştı bir şiirinde. Halkına yabancılaşmış ve özentili aydınları eleştirmekteydi.
Bu "Herifçioğlu"nun daha sonra 1974 Kıbrıs işgali sırasında dış işleri bakanı olan Turan Güneş olduğunu okumuştum.
İlk okuduğum kitaplardan biridir Bizim Köy... Türkiye'de köycülük akımının ve köy romanlarının kült eseridir Bizim Köy. Fakir Baykurt'lar, Dursun Akçam'lar, Samim Kocagöz'ler bu çığırın gözde isimleridir. Yaşar Kemal'i de başlangıç olarak bu çizginin içinde sayabiliriz. Aşık İhsani'ler de müzikteki yansımasıdır köycülüğün. Türk milli eğitiminden dışlanan Köy Enstititüleri geleneğinin edebiyatla politik kültürde iz çizdiği bir dönemdir.
Türkiye'nin toplumsal yapısının yarı-feodal ve ağırlıklı olarak köylülük üzerine oturduğu görüşü; bunun üzerine bina edilen toprak ağalığıyla mücadele, toprak devrimi (süzgeçten geçirilmişi toprak reformu), radikal biçimiyle kırlardan kentlere doğru gelişecek silahlı halk devrimi; işçi-köylü ittifakı gibi denklemlerin tümü, edebiyattaki bu köycülük akımından bir hayli beslenmiştir diyebiliriz.
TİP, bunu "köylüye toprak herkese iş!" diye formule etmişti.
Ne var ki köy romanlarının kurtarıcı kahramanları aydınlanmacı Kemalist öğretmenler ve ona dar zamanlarda kol kanat geren Jandarma komutanı olur genellikle. Irazca analar direniş modelidir. Köycülük romantizmi, sol Kemalizme de o dönem cansuyu oldu sanırım.
Öğretmen hareketini TÖS'ü, İLK-SEN'i, TÖB-DER'i de yakından etkilemiştir. Çünkü yazarların kendileri de çoğunlukla Köy Enstitülerinhden, öğretmenlikten yetişmişlerdi.
Sonra bu naif ve biraz da idealist "köycülük" dönemi Marksizm-Leninizmin evrensel ideolojik çatışmalarının Türkiye'ye sert yansımaları arasında yitip gitti.
İşte bir dönemin bu kült anı-kitabını yazan MAHMUT MAKAL'ın bugün hayatını kaybettiğini öğrendim. Üzüldüm.
Yaşamımın bir döneminde bana da ilham vermiş olan bu "köycülük" akımını iyi duygularla anımsıyorum.
Anne-babamın karşı çıkmasına rağmen "illa köye gidip emekçi olacağım" diyerek iki yaz üst üste (1969-70) Narman'da babamın doğduğu köye gidip, köylülerle birlikte fig yolmak, davar otlatmak, onlarla birlikte yaşayarak öğrenme ilhamını onlar vermişti bana. Çok da iyi olmuştu.
Dönüşte de izlenimlerimi mahalli gazete Devrim'de yayınlamıştım: yolları, yoksunlukları, umut ve umutsuzlukları ile köyü, köyümüzü. Patates toplayan ve Tipide yürüyen köylüler resimleri yapmıştım.
Mahmut Makal'ı bu duygularla anıyor, ailesine, dostlarına, sevenlerine baş sağlığı diliyorum.
İlk okuduğum kitaplardan biridir Bizim Köy... Türkiye'de köycülük akımının ve köy romanlarının kült eseridir Bizim Köy. Fakir Baykurt'lar, Dursun Akçam'lar, Samim Kocagöz'ler bu çığırın gözde isimleridir. Yaşar Kemal'i de başlangıç olarak bu çizginin içinde sayabiliriz. Aşık İhsani'ler de müzikteki yansımasıdır köycülüğün. Türk milli eğitiminden dışlanan Köy Enstititüleri geleneğinin edebiyatla politik kültürde iz çizdiği bir dönemdir.
Türkiye'nin toplumsal yapısının yarı-feodal ve ağırlıklı olarak köylülük üzerine oturduğu görüşü; bunun üzerine bina edilen toprak ağalığıyla mücadele, toprak devrimi (süzgeçten geçirilmişi toprak reformu), radikal biçimiyle kırlardan kentlere doğru gelişecek silahlı halk devrimi; işçi-köylü ittifakı gibi denklemlerin tümü, edebiyattaki bu köycülük akımından bir hayli beslenmiştir diyebiliriz.
TİP, bunu "köylüye toprak herkese iş!" diye formule etmişti.
Ne var ki köy romanlarının kurtarıcı kahramanları aydınlanmacı Kemalist öğretmenler ve ona dar zamanlarda kol kanat geren Jandarma komutanı olur genellikle. Irazca analar direniş modelidir. Köycülük romantizmi, sol Kemalizme de o dönem cansuyu oldu sanırım.
Öğretmen hareketini TÖS'ü, İLK-SEN'i, TÖB-DER'i de yakından etkilemiştir. Çünkü yazarların kendileri de çoğunlukla Köy Enstitülerinhden, öğretmenlikten yetişmişlerdi.
Sonra bu naif ve biraz da idealist "köycülük" dönemi Marksizm-Leninizmin evrensel ideolojik çatışmalarının Türkiye'ye sert yansımaları arasında yitip gitti.
İşte bir dönemin bu kült anı-kitabını yazan MAHMUT MAKAL'ın bugün hayatını kaybettiğini öğrendim. Üzüldüm.
Yaşamımın bir döneminde bana da ilham vermiş olan bu "köycülük" akımını iyi duygularla anımsıyorum.
Anne-babamın karşı çıkmasına rağmen "illa köye gidip emekçi olacağım" diyerek iki yaz üst üste (1969-70) Narman'da babamın doğduğu köye gidip, köylülerle birlikte fig yolmak, davar otlatmak, onlarla birlikte yaşayarak öğrenme ilhamını onlar vermişti bana. Çok da iyi olmuştu.
Dönüşte de izlenimlerimi mahalli gazete Devrim'de yayınlamıştım: yolları, yoksunlukları, umut ve umutsuzlukları ile köyü, köyümüzü. Patates toplayan ve Tipide yürüyen köylüler resimleri yapmıştım.
Mahmut Makal'ı bu duygularla anıyor, ailesine, dostlarına, sevenlerine baş sağlığı diliyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder