HOMOFOBİYLE MÜCADELE

 17 Mayıs Homofobi karşıtı mücadele günü.


Bizim "siyasi" abiler, ablalar, üzerlerine bir laf kalır endişesiyle olsa gerek bu konuya çok girmek istemeseler de, ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı gibi, emek sömürüsü, etnik yok etme politikaları, yabancı düşmanlığı gibi önemli konulardan biridir bu da: Bir insan var oluşsal özelliklerinden, doğasından ötürü neden utansın? Neden kendine ait olmayan bir yaşam formatında sıkışmak zorunda bırakılsın?


Bir insan en başta kendi bedeninin efendisi olamazsa, kendi bedeninin yabancısı olursa nasıl özgür olabilir?


Tıpkı kendi ulusal kimliğinden, teninin renginden utandırılmak, başka bir dili konuşmaya, başka bir kimliğin içine hapsolmaya zorlanmak gibi bir zulümden bahsediyorum...

Eşcinsellik toplumda olduğu kadar, belki daha da katı biçimde siyaset ortamında tabulaştırılmış bir konudur ama tıpkı feminist kadınların adeta kafamıza vura vura kadın sorununu bize belletmeleri gibi, cesaretli LGBT grup ve ya kişileri de bu konuyu en azından saygı çerçevesinde tartışılan ve konuşulan bir mesele olarak benimsememize yardımcı oldular.

Erkek veya kadın eşcinsel, biseksüel, trans ve ya interseksüel kimlikler hepsi tıpkı hetero seksüel kimlik veya yönelim gibi, insanın doğasında var olan özelliklerdir. Bunlardan dolayı insanları utanmaya, saklanmaya zorlamak; gizlenmek zorunda bırakılmak, dışlamak, çift kişilikli bir yaşama zorlamak bir zulüm değil de nedir?

Kimsenin renginden, dilinden, ulusal aidiyetin utanmaması dışlanmaması gerektiği gibi cinsel kimliğinden ötürü de utanması gerekmez, düşmanlaştırılamaz, ötekileştirilemez.

Çocuklarımıza cinsel yönelim ve duygularını bastırmayacakları, bunları özgürce ifade edip yaşayabilecekleri bir ortam sunarsak ne mutlu...

Yorumlar