SAHİPLENME GÜZEL... İÇ DEMOKRASİ, BAŞKA BAHARA...

 


HDP 3. kongresinin bunca baskı, zulüm, tutuklama, cezalandırma kampanyasına rağmen 30 bin kişilik bir partili, davetlinin katılımıyla yapılması çok önemli bir SAHİPLENMEDİR.


Bu coşkulu sahiplenme umut verici ve sevindiricidir.

Öte yandan İÇ DEMOKRASİ'nin ise yine başka bahara kaldığı gözüküyor. Bu da üzücüdür.

Muhalefet sadece DEMOKRASİ'lerde olur. Alternatifilerin seçilme şansının bulunmadığı yerde DEMOKRASİ yok demektir. Demirtaş'la ilgili önerilere kulak tıkandığı, parti politikalarını eleştiren seslerin kendini ifade edemediği görüldü. Yanlış kararlar alındı, bunun sonuçlarının pratik politikada kendini bir biçimde göstereceğine kuşku yok.

Yukarıdan SEÇİLMİŞ isimlerin, kararlaştırılmış şeylerin ONAYLANMASI demokrasi değildir. Farklı isimlerin, farklı alternatiflerin YARIŞMADIĞI yerde delegelerin SEÇME ÖZGÜRLÜĞÜ de ellerinden alınmış olur.

Toplumsal mücadelede DEMOKRATİK ve ÖZGÜRLÜKÇÜ taleplerimiz olabilir; bunların mücadelesini verebiliriz. Peki kendi içimizde demokrasi prensiplerini işletmiyorsak bu PARADOKS bizi nereye götürür?

Yarım yüzyıllık legal kitlesel demokrasi mücedelesinde içinde yuvarlandığımız en büyük açmaz budur.

Elbette bundan sonra da başka demokrasi ve özgürlük mücadelesi yapan partiler, gruplar, inisyatifler gibi HDP'nin de doğru gördüğüm eylemlerini DESTEKLEMEYE, gücümce DAYANIŞMA göstermeye; yanlış gördüğüm şeyleri de ELEŞTİRMEYE, UYARMAYA devam edeceğim.

Hayırlısı olsun deyip, başarılar dileyelim...

HDP KONGRESİ ÜZERİNE SON KEZ...

Şu anda Türkiye'de demokrasi ve özgürlükler mücadelesinin son KALESİ, MEVZİSİ, temsil ettiği kitle dinamizmi ve siyaset gücü bakımından sadece ve sadece HDP kalmıştır.

Eğer HDP, ehlileştirilebilirse, bugünkü siyasi atmosfere "uyumlu" hale getirilirse, Erdoğan rejimin önünde artık hiçbir engel kalmayacaktır.

Rejimin uğraştığı şey de zaten budur, bu dinamik muhalefete, önüne çeşitli bariyerler koyarak YÖN VERMEYE çalışmaktadır.

Dokunulmazlıkların kaldırılması, yöneticilerin, kadroların tutuklanmaları-bırakılmaları, kaba saldırılar dışında hep İNCE HESAPLAR da içermektedir.

Kendisi için çok tehlikeli olarak gördüğü şahsiyetlerin ÖNÜNÜ KESME, başkalarının da ÖNÜNÜ AÇMA yolunda yaptığı müdahaleler açıkça görülebiliyor.

Bu nedenledir ki HDP KONGRESİ'nin rejim tarafından kendisine yaptırılmak istenen ZORUNLU TERCİHLERİ elinin tersiyle itmesi, KADROLARINA SAHİP ÇIKMASI, dayatmalara karşı DİRENİŞ göstermesi kritik bir öneme sahiptir.

Evet burada önemli olan kişiler değil İLKELERDİR.

HDP 90'lı yıllardan buyana gelen sivil siyaset geleneğinin tüm birikimlerini bağrında taşıyor. Bu uzun yıllar içinde olgunlaşan, deneyim kazanan kadrolara, yeteneklere sahiptir. Bu nedenle artık onun KENDİ DİNAMİKLERİ üzerinde yükselmesi ve VESAYETTEN kurtulma zamanı da gelmiştir.

Demokratik bir PARTİ'nin en ÜST organı KONGRE'dir. "Uzlaşma komisyonları", "istişare kurulları" sorun çözmede işlevsel olabilir ama KONGRE'leri VESAYET ALTINA alamaz.

Eğer HDP Kongresi, YUKARIDAN veya GERİDEN alınan kararları "parti disiplini" adına sorgulamadan onaylarsa kendi içinde demokrasi mücadelesini kaybeder.

Bu nedenle sömürgeci-faşist rejimin dayattığıYARGILAMA ve TUTUKLALAMALAR nedeniyle hiçbir kadro değiştirilmemeli, HUKUKSUZLUK OLAĞANLAŞTIRILMAMALI derim.

Demirtaş'ın DİRENİŞ'İ sembolize ettiği, yalnız HDP kadrolarına değil "dışındaki" kadro ve kitlelere de umut ve coşku verdiği açıktır.

DEMİRTAŞ'tan geri adım atmak en başta HDP'nin etrafında henüz devam eden bu COŞKU ve UMUT çemberini KIRMAK anlamına gelir.

Etrafındaki umut ve direniş coşkusu kırılmış bir HDP'yi marjinalize etmek, giderek baraj altına bırakmak ve siyaseten tasfiye etmek daha kolay olur.

KONGRE'nin bu eleştirileri ve uyarıları dikkate almasını umuyorum.

Yorumlar