KİRLİ PAZARLIK, KİRLİ UZLAŞMA

Bir yıldır hapiste REHİN tutulan Deniz YÜCEL, Merkel-Yıldırım zirvesi sonunda serbest bırakıldı.

Bu durum Deniz'in Almanya'ya karşı rehine tutulduğunun o kadar bariz bir ifadesi ki. Bu tiyatro ve kirli pazarlık dünyanın gözü önünde oynandı.

Hani "bağımsız yargı" vardı, hani hakimler kendi işlerini yapıyorlardı? TC Başbakan'ın daha iddianamesi bile hazır olmayan Yücel için "umut" vaat etmesi; Almaya'dan umduklarını bulunca da tahliye edilmesi bu kirli pazarlığı gözler önüne serdi.

Utanç verici olan "Şantaj kabul etmem, rehine kabul etmem" diyen Almanya'nın tam da TC şantajına boyun eğmesi, onunla kirli pazarlıklar yapması. Ver tankları, Kürtleri bombalasın. Deniz evine dönsün Merkel de "Bakın Türkiye'nin elinden adam aldık, sorun çözdük" diye satış yapsın.

Deniz'in haksız yere tutukluğu elbette önemli de; daha yüzlerca gazeteci, sanatçı, aydının tutuklulğu, cezalandırılması, kovuşturlması, ifade özgürlüklerinin gasbı önemsiz mi?

Muhalefetin onlarca milletvekilinin cezaevlerine doldurulması; onbinlerce insanın zalimane biçimde tutuklu bulunması, uyduruk davalarda yargılanması önemsiz mi? Cezaevlerindeki bebekler, hastalar önemsiz mi?

Kürt kentlerinin köylerinin bombardıman edilmesi; çocukların bodrumlarda boğulması; savaş içinde iç barışını korumuş küçük bir beldeye ALMAN tankları ile savaş ve yıkım ihraç edilmesi normal mi?

Saldırgan, müstebit bir İslamcı diktatörlüğün önünü açmak önemsiz mi?

Almanya, tıpkı yüzyılın başında İttihatçılar'la yaptığı KİRLİ İTTİFAK gibi, Erdoğan diktatörlüğüne verdiği tavizler nedeniyle de büyük utanç yaşayacak.

Neyseki Almanya'daki kamuoyu bu KİRLİ PAZARLIK ve UZLAŞMA'ya gerekli tepkiyi verecek olgunluktadır...

Yoksa değil mi?

Yorumlar