Newroz kutlamaları sonrasında Türkiye genelindeki şoven gösterilere bakınız. Bu gösterilerin Nazi’lerin sembol, marş ve bağırtılar arasında yaptıkları kitlesel sindirme teröründen bir farkı var mı? Bayrak meselesinin burada bir “bahane” olduğuna kuşku yok. Bunları çılgına çeviren şey Kürt ulusunun herhangi bir hak kazanıyor olmasıdır. Birbirine ters gibi görünse de Kürt halkının Kuzeyde mevzilerini birer birer kaybettiği halde bile yükseltilen bu anti-Kürt dalganın nedeni Güney Kurdistan’dır.
Kürt ulusu burada uluslararası meşruiyeti olan bir federal devletleşme kazanmış bununla da kalmamış Irak devletinin yönetimine de eşit bir ortak olmuştur. Dahası bütün bunlar başta ABD olmak üzere tüm dünyanın meşru olarak kabul ettiği bir statü kazanmaktadır. Türkiye’yi çılgına çeviren budur. Çünkü herkes bilir ki Güney Kürdistan diğer parçalar ve özellikle de Kuzey Kürdistan için önüne geçilemez bir emsaldir. Ve yine herkes bilir ki elinde Öcalan gibi önemli bir avantaj olmasına rağmen TC asla sonsuza kadar Kürtleri “kardeşlik”, “demokratik cumhuriyet” masallarıyla vb uyutamaz, hiçbir hak tanımadan ama sadece asimile etme ve bastırma temelindeki bu politika eni sonu büyük bir gürültüyle ters teper..
Bu gelecek görüldüğü içindir ki daha şimdiden, Kürtlerin gözünü korkutmak, şimdiye kadar kendilerine verilmiş yığınla siyasa, ideolojik, ahlaki tavizle yetinmeyerek, bütün Kürtlerin Türk Bayrağı “yani Türk ırkçılığı ve sömürgeciliği” önünde secde etmesini istemektedirler. Bugün Türkiye’de evlere, dükkanlara, caddelere asılan her bayrağın anlamı “biz Kürtleri kendimizle asla eşit görmüyoruz, onların bu bayrak altında ebediyen boğulmalarını istiyoruz” demekten başka bir şey değildir.
Bayrak gösterileri Türk toplumundaki anti-Kürt şoven histerinin kitlesel tabanı hakkında bir fikir vermektedir. Ama unutulmamalı bu silah geri dönüşü olan bir silahtır. Kuzeydeki Kürt halkı, kendisine gösterilen bu bayraklar sayesinde kendi unutmakta oldukları kimliklerini yeniden hatırlayabilir...
Umuyorum ki her yerde kendilerine karşı dalgalandırılan her Türk bayrağı Kürtlerin kendisine gelmesi için bir vesile olur.
Diğer yandan bu şövenist kitlesel terör gösterilerinin, bütün paradigmasını kaybetmekte olan militarist bürokrasinin, Kemalist statükoculuğun bilinçli olarak geliştirip kışkırtmakta olduğunu unutmamak lazım. Kıbrıs’tan Kerkük’e, soykırım meselesinden AB beklentilerine kadar bir dizi alanda değişime zorlanan bu arkaik yapı, kendini bu tür araçlarla dayatmaya etrafı tehdit etmeye çalışmaktadır. Umarız Türkiye’de çok cılız da olsa değişimden yana olan güçler, bir bayrak de kendileri açarak bu dalganın karşısında diz çökmezler.
Copyright © Gelawej Tüm hakları saklıdır.
Yayınlanma:: 2005-11-05 (670 okuma
Yorumlar
Yorum Gönder