Arkadaşlar geçen yıl Genel milletvekili seçimi öncesinde oluşan sol bloku desteklemek üzere kurulan Blok-iletişim mail grubunda şu ara tam bir ölü sessizliği hakim.
Neden?
DEHAP’in içinde olduğu Sol blok yine devam ediyor ve yine seçimler var. Üstelik bu kez “Baraj” tartışması da söz konusu değil. Yerel seçimlerin de önemli olduğu üzerinde herhalde tartışmaya gerek yok.
Öyleyse bu sessizlik neden?
Eğer bu seçimlerde girişilen SHP ittifakı ve CHP ile görüşme yollarının aranması ve diğer başka gelişmeler rahatsız ediciyse veya Sol Blok artık en azından mail grubuna katılan arkadaşlar açısından “öldü” ise birinin çıkıp bunu da söylemesi gerekmiyor mu?
Mail Grubumuzun bu durumu bana, evladı kötü yola düşen ebeveynlerin, en iyisi bu olaydan hiç söz açmamaları yokmuş gibi davranmaları gibi bir davranışı hatırlatıyor.
Oysa bu ittifakın bugünkü durumu, olumlu veya olumsuz konumu üzerinde yazılabilir. En azından bu konuda geçen dönem oldukça yoğun tartışmalar geliştiren Demir Küçükaydın arkadaşın olumlu ve olumsuz bir değerlendirmede bulunacağını düşünüyordum. O da sessizliği yeğliyor.
Halbuki geçen yılki tartışmalarda DEHAP’ın seçim ittifakını eleştirmemize rağmen desteklerken, kendisi bunu “milliyetçi” kanattan yöneltilen sağ bir eleştiri olarak tanımlamıştı. Doğrudur, DEHAP’ın Türk Soluyla özellikle de Kemalistlerle yaptığı ittifaka Kürt milliyetçilerinden yoğun eleştiri ve tepkiler geldi ama Kürt sosyalistlerinden de geldi. En azından ben kendi eleştirimi “sol”dan yapılmış bir eleştiri olarak değerlendiriyorum.
Çünkü bugün olduğu gibi DEHAP’a eğemen olan cizginin asıl sorunu dün de, “sol” veya “emekçilerin bloku” falan değildi. O TC’nin mevcut sistemi içinde kendine meşruiyet kanalları arıyordu. Bu meşruiyet kanallarını Saadet Partisi verseydi onunla, AK parti verseydi onunla yapacaktı bu ittifakı. Fakat bunların hiçbiri DEHAP’a böyle bir kanal açmayı üstlenmediler. Bu eli her zamanki gibi “sosyalist gelenekten gelen lefal partiler gösterdiler. Dolayısıyla hiç yoktansa böyle bir ittifak oluştu. Bence sol açısından da bu ittifakın pratik anlamı daha çok DEHAP’ın hazır ve etkin bir kitle tabanı olması, propaganda olanaklarının varlığı ve geleneksel “Kürtlerle Türklerin birlikte örgütlenme konseptine geri dönüş heyacanı”, solun da kendine başka bir kanaldan “meşruiyet arama” ihtiyacında durmaktaydı.
İsteyenlerin bu ittifaka abartılı anlamlar yüklemesine karşılık bu etkenleri de görmemiz gerekiyordu. Kürdistan cephesinden bakmaya çalışan bir sosyalist olarak DEHAP’a sahip çıkılmasının nedenlerini geçen yıl tartışmaya çalıştım.
Bu yıl da DEHAP’ın “düzenle bağlaşıklık sınırlarını zorlamak üzere ittifakını SHP’ye doğru genişlettiğini görüyoruz. Aslında DEHAP’ın ne kitle tabanında ne de egemen çizgisinde geçen yıla göre bir değişiklik yok. Fakat DEHAP yönetimi kitle tabanının yönelimine ve beklediği adresin tersine gittikçe Kemalistlerle ve düzen partileriyle eklemlenmeye hız veren bir politika izliyorlar. Dolayısıyla DEHAP’ın yerel seçimlerdeki ittifak politikasının da diğer yönelimlerinin de Kemalizme, üstelik bugün Türkiye’de gerici statakoyu korumaya yeminli militarist Bürokrasiye doğru zorlaması tam bir garabet oluşturuyor.
Mesele sadece Karayalçın ve SHP’nun durumu değil.
Bu bakımdan bu yıl yapılan yerel seçimlerde SHP ve Kemalistlerle yapılan gerici ittifakı mahkum eden bir tavır alınmasını daha doğru görüyorum. Yani şu andaki mevcut Bloku desteklemiyorum. (Çünkü şu andaki blokun içindeki Kemalist çizgi AKP’nin gerisindedir.) Bu tutumun tümüyle DEHAP’ı boykot biçimine bürünmesinin, Kürdistan’daki Belediyelerin tümüyle gerici odaklara terk edilmesi sonucunu vereceğini düşündüğüm için de seçmenlerin, Adayların niteliklerini bakarak “yerel” tercihlerde bulunmasının daha doğru olacağını düşündüm. Buna göre yerine göre bağımsız, yurtsever ve sosyalist adaylar ya da DEHAP adaylarının desteklenmesinin daha doğru olacağını düşündüm.
Bu yüzden de Blok-İletişim deki arkadaşların ne düşündüklerini merak ediyorum.
Bu mail grubunun işlevinin bitmediğini düşünüyorum (veya öyle diliyorum). Örneğin zaman zaman Barış Hayali ve Sinan Oza arkadaşların felsefe ve edebiyat ağırlıklı mesajları; hele Armağan K. Desem’in Kıbrıs’taki gelişmelerin nabzını bize aktarması, duyarlı kılması, Demir ve Hikmet arkadaşların sundukları yazılar vb. bütün bunların düşünce süreçlerimize önemli katkıları oldu.
Fakat bu suskunluk bitsin diyorum. Ortada bir “ölü varsa onu da kaldıralım.
Selam ve başarı dileklerimle.
Recep Maraşlı
|
Yorumlar
Yorum Gönder