"HALKLARIN KARDEŞLİĞİ..." DOĞRU BİR SLOGAN MI?


Hrant Dink'i anma vesilesiyle sol ve demokrat çevrelerde bu sloganın yine çokca kullanıldığını gördüm.
Oysa ben bu "kardeşlik" diskurunun epeydir aşıldığını, halklar arasında EŞİT HAK ve ÖZGÜRLÜKLER talebinin yükseltileceğini düşünüyordum.
"Kardeşlik" söylemi elbette bir iyi niyeti, samimiyeti, sahiplenme duygusunu ifade ediyor. Düşmanlık ve nefret söylemleri karşısında dostane bir duruşu temsil ediyor.
Ne varki bu aynı zamanda karşı karşıya olduğumuz sömürgeci, ayrımcı, ırkçı politikaların çözümü için oldukça NAİF, YETERSİZ ve YANILTICI bir slogan haline geliyor
Şu "karşıda daha kötüsü var, bu bile iyidir" yeterciliği nedendir?
Bilimin, teknolojinin, tıbbın, ekonominin milimetrik ölçümler ve formülasyonlarla ilerlediği bir çağda, sosyal-siyasal sorunlarda da titiz tanım ve analizlerle çözümler üretmek gerekmez mi?
Öneğin kuracağınız binada "eh bu da idare eder!" diyerek nervürlü demir değil de düz demir kullanırsanız; betonunuzu "ne yapalım elimizde bu var!" diye daha çok kum karıştırarak kararsanız, binbir emekle inşa ettiğiniz bina güçlü sarsıntılara dayanamaz, çöker!
"KARDEŞLİK" söylemi de böyle yetersiz bir malzemedir...
Bununla halklar, ezilen etnik, toplumsal veya cinsiyet kimlikleri arasında barışçı bir toplumsal yapı inşa edemeyiz.
Kardeşlik söylemi içinde MUTLAK BİR HİYERARŞI barındırır. Eşitlikten çok VESAYETİ ima eder.
"Küçük" kardeşler büyüklere saygı göstermek, "büyükler" de küçükleri korumakla yükümlüdür. Hele doğu toplumlarında "kız kardeşler" yaşıtı bile olsa erkek kardeşlerin korumasında, gözetiminde olmalıdır.
Bu bize BAĞIMLILIĞIN yeniden tarif edildiği en iyisinden bir siyasi bir VESAYET sistemi vaad eder.
Burada "kardeş halklar" arasında kimler "büyüktür", kimlerin sözü dinlenmeli, saygı gösterilmelidir; kimler "küçüktür". korunmaya muhtaçtır diye sormalı.
Fiili olarak "egemen ulusun, baskın kimlik" sahibi olanların ağabey, "ötekilerin, azınlıkların" ise küçük kardeşler olacağını anlayabiliriz.
Kardeşler arasındaki ilişkinin her zaman dostane olduğunu kim söyleyebilir? Öyle olsa "KARDEŞ KAVGASI!" diye bir kavram olmayacaktı. "Kardeş kavgası" neden çıkar? Eşit muamele görmediğini, hakkının yendiğini düşünen kardeşlerin isyanından veya büyük kardeşin kendisine itaatsizlik eden diğerlerini terbiye etme isteğinden!..
Demek ki "KARDEŞÇE İLİŞKİLER" her zaman barışçı, yapıcı dostane bir ilişkiyi ifade etmiyor. Açık bir savaşa dönüşmese bile kardeşler arasındakı kıskançlıklar, rekabet ve ayrımcılıklardan doğan türlü biçimli sorunları varlığını herkes bilir. Aile içinde kalsa da sürüp gidebilir bu çatışma.
Tabi bütün halklar "KARDEŞ" olursa, "AŞK"kavramını da aradan kaldırmak gerekecektir. Herhalde bu slogan "ENSEST"i hoş görmüyor...
"Kerdeşlik" diskurunun başka alacakaranlık alanları da var.
Örnekse "KARDEŞ OLMAYANLAR"a, kardeşliği kabul etmeyenlere karşı nasıl bir hukukumuz olacak?
Ve daha yapısal bir sorun; "Halk" veya "millet" toplumların değişmez temel yapı taşı mıdır?
Bütün insanlığı sadece "halklar" (özünde etnik, ulusal kimlikler) üzerinden kategorize etmek doğru mudur? Hani nerede sınıflar? Cinsel ve cinsiyet kimlikleri? Farklı inançlar, dinler, ideolojiler, felesfik görüşler? Bütün bu diğer kategoriler için de "KARDEŞ"liği öngörebilir miyiz? Örnekse; "Yaşasın sınıfların kardeşliği" veya "yaşasın cinslerin kardeşliği" diyebilir miyiz? Eğer diyemeyeceksek "Kardeş halklar"ın hiç bir sınıf ve cins farklılığı içermediğini mi anlamalıyız?
Sonuçta İLKESEL olarak ırkçılık, milliyetçilik, ayrımcılıkların karşısında çözüm; biyolojik, etnik, cinsel, sosyo-kültürel farklılıkların (yani insanların tek tek iradesinden bağımsız olarak doğuştan ve sosyal ortamları nedeniyle sahip oldukları tüm var oluşsal özelliklerinin) tanınması, SAYGI gösterilmesi, bireysel ve kolektif olarak EŞİT HAK ve ÖZGÜRLÜK'lere sahip olmasıdır.
"Kardeşimiz" olsun veya olmasın EŞİT HAK ve ÖZGÜRLÜK'LERİ savunan şiarlarımız olmalı derim.

Yorumlar