İLKESEL TUTUM...

İlker Demir ilişikte paylaştığım yazısında HDP'nin "Ermeni soykırımının kullanılmasına karşı olmak" söylemini irdelemekte.

HDP, ABD Temsilciler Meclisi'nin Ermeni soykırımını kınayan kararını "kınayan" hükumet tezkeresine TBMM'de red oyu vermişti. Bu elbette beklenen bir tavır.

Fakat ret gerekçesinin içinde kullanılan "küresel güçlerin Ermeni soykırımını kullanmasına destek olmamak" söylemi, ABD Temsilciler Meclisi'nde Ermeni Soykırımı ile ilgili kararı da "REDDETTİKLERİ" anlamına da geliyor. Satır arasına sıkışmış gibi olsa da bu bakış, Türk resmi tezi olan "soykırım meselesini siyasette kullanmayın, tarihte kalmış bir olaya bırakın tarihçiler, hukukçular karar versin" görüşüyle örtüşmüş oluyor.

Bir adım ötesi de "Bu bizim içi işlerimizdir, küresel güçler karışmasın" demeyi "anti-emperyalizm" sayan izolasyoncu görüş.



Buna bakarsanız TC'nin "güvenli bölge" kuracağım diye işgale girişmesi de "aramızdaki sorun" olup, küresel güçlerin karar alması (örneğin ABD Temsilciler Meiclisi'nin işgali kınayıp, yaptırım kararı alması) da doğru görülmeyecektir.

İlker Demir, küçük gibi görünen bu "büyük" yanlışa dikkat çekmiş.

Demek ki HDP yönetiminde bu konuda oldukça önemli bir "kafa karışıklığı" var. ABD emperyalizmi tamam da, TC'nin "bölgesel emperyalist bir güç" oluşu konusu epey muğlak. Sık sık, "Türkiye'nin de emperyalizmin egemenliği altında yarı-sömürge bir ülke" olduğu tespitinde kalan ve halen içeride "anti-emperyalist kurtuluş savaşının tamamlamak niyetinde olan bir tabaka" olduğunu düşünen bir damar var demek ki...

Diğeri de "1915 soykırımı" konusunun gerçekten de "artık tarihte kalan, bugünü açıklamayan, emperyalist güçlerin -ve tabi Ermeni lobisinin(!)- Türkiye'ye karşı kullandıkları bir koz olmaktan başka bir değeri olmayan" bir konu olarak gören bir anlayışın varlığı. Kısaca Ermeni soykırımının tanınması, kınanması ve adalet taleplerini yapay bulan ve bundan çok da hoşnut olmayan bir kesimin varlığı...

Bu iki düşünce yan yana gelince pratik olarak Hükümet tezkeresi reddedilmiş olsa bile, gerekçede kullanılan söylem zımni bir onayı içermiş oluyor.

Halbuki ABD Temsilciler Meclisi'nin tarihi Ermeni Soykırımı ile aldığı karar TC'nin şu an sürmekte olan işgalci saldırılarına ve Kürt halkı üzerine soykırım, etnik temizlik uygulama amacına da güncel bir gönderme yapmaktadır. 24 Nisan ile ilgili olarak değil de TC'nin işgalinin kınandığı aynı gün alınmasını her halde "tesadüf!" diye yorumlayan yoktur...

HDP, bunu "küresel güçlerin soykırımı kullanması" olarak yorumlamış oluyor. "Küresel güçler Ermeni soykırımını kullanıyor, halbuki TC'nin bugün Rojava'da yapmakta olduklarının tarihteki sürgün ve soykırımla ilgisi yoktur" mu demek istiyor?

Oysa tam da Türkiye'nin soykırımcı geçmişine, halklara karşı sürdürmüş olduğu tarihsel yok etme politikalarına kuvvetli bir dikkat çekmiş olmanın tam da zamanı değil mi?

Sürgün, soykırım, işgal, talan, insan hak ve özgürlükleri, mülteci sorunları vb. bunlar "hiçbir ülkenin İÇ İŞİ" değildir. Dünyada devlet düzeyinde de, kurumlar, partiler, kitle hareketleri düzeyinde de bu tür hak ihlalleri bütün dünyayı ilgilendirir. Tepki göstermeleri, karşı koymaları beklenir. Bazılarının ki sınıfsal duruşları, siyasi iktidar ilişkileri itibariyle samimiyetsiz, muğlak, çıkarcı olabilir. Bunu belirtmek ayrı, fakat "karışmayın" demek ayrı.

O zaman insan hakları ihlalleri ve zulümler karşısında dünya kamuoyuna niye çağrı yapıyoruz?

http://www.marmarayerelhaber.com/ilker-DEMiR/72079-TEZKERE-VE-HDP?fbclid=IwAR3GbDnkol04CcRZEaERr1OT7cAIFCMYMC0yljvAjKyUxDS8Wjw04gqq4yQ#.XbvwUqE1uuQ.facebook
5 Kas 2019 14:01 güncellendi

Yorumlar