TC'nin İMHACI SALDIRGANLIĞINA KARŞI...

Son ulaşan haberler Rusya'nın arabuluculuğunda SDG ile Suriye rejimi arasında anlaşmalar olduğu yönündedir.

Birinci elden haber kaynakları da, SDF temsilcilerinin yaptığı açıklamalar da bunu doğruluyor. Şu anda anlaşmanın (ya da varılan uzlaşmanın) kapsamı ve içeriği hakkında bir bilgimiz yok.

Varsayımlar, ihtimaller üzerine yorumlar ise şu anda dakikalara karşı bile dayanıklı değil...

Dolayısıyla sadece TC'nin henüz girmediği Batı bölgesi (Menbic-Kobani) ve Doğuda Qamışlo ile mi sınırlı olduğu yoksa bütün bir sınır boyunca mı geçerli olacağı belli değil, ilişkinin nasıl sürdürüleceğini bilemiyoruz.

Bu yönelimi muhtemelen Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi de destekliyor olmalı, çünkü en başında Rusya ile arabuluculuk önerisini onlar dillendirmiş ve yapmışlardı.



SDF için Suriye rejim güçlerini çağırmak geri bir adım sayılabilir. Ne varki TC'nin işgal ve imha amaçlı, demografiyi değiştirmeye yönelik barbar saldırıları karşısında ABD'nin geri çekilip SDG güçlerini korumasız bırakması; Avrupalı ve diger Batılı ülkelerin sadece çağrılarla yetinip TC'yi caydırmak için şu ana kadar ciddi hiçbir adım atmamaları karşısında, SDG'nin yapacağı en iyi tercih, taktik bu olurdu.

Bunun diğer seçeneklerin yanında uygulama şansı daha fazla. Çünkü iç savaş boyunca her iki güç, farklı ittifaklar ve farklı yollardan ilerleseler de birbirleriyle fiili olarak hiç çatışmadılar. Yani iki taraf da birbirinin ne ASKERİ, NE SİVİLİNİ öldürmedi, kan dökülmedi.

Ki Qamışlo ve Haseki kentlerinde başından beri rejimin egemen olduğu otonom bölgeler varlığını korudu. Bunlar sürdürülebilir bir ilişki için olumlu veriler. Tabiiki orta ve uzun vadede rejimin ne hal alacağı ve tutumu belirsizdir / umut verici de değildir.

Yine de henüz sözlü olarak açıklanan bu uzlaşma konusunda iyimser olmak için çok erken. Afrin örneği var ve SDF'nin istekli olmasına rağmen, anlaşma fiilen gerçekleşmedi. Rusya Afrin'in TC tarafından işgalinin sorumlusudur...

Her şeye rağmen SDG'nin bu geri adımı taktik olarak işe yarasa da Rusya'nın, merkezi Suriye yönetiminin ve dolayısıyla İran'ın kazanç hanesine yazılacağı açık. Eğer Batılı güçler bunu istemiyorlarsa, ellerini taşın altına koymak ve TC saldırganlığını caydırmak için halen geç değil.

Fakat unutulmamalı iki TC içi boş siyasi çağrılar, kınamalar, hatta ekonomik yaptırım tehditleriyle caydırılamaz. TC'nin yayılmacılığı ancak askeri olarak caydırılabilir. Kıbrıs örneği ortadadır, ada 45 yıldır TC'nin askeri işgali altındadır. İşgal ettiği toprakları da yönetmektedir. Onlarca BM kararı, kınama , ABD silah ambargosu, diplomasi vb.... sonucu değiştirmiyor.

Canlarını ortaya koyarak, hem toplumlarını, hem demokratik kazanımlarını korumak için savaşıp direnen güçlerin yapmak zorunda kaldıkları tercihler üzerine çok şey söylenebilir.

Ama belirsizliklerin egemen olduğu bu savaşın her an yeni bloklaşmalara, yeni ittifaklara ve sürprizlere açık olduğunu da bilerek; Biz dışarıda olanlar için, TC'nin işgalci saldırganlığını püskürtmek, imhayı önlemek ve direnişi var gücümüzle desteklemekten başka bir tercihimiz yok...

LİMİT ?!

Şu Trump'ın "Türkiye limitleri aşarsa" tehdidi ve şerhi tam bir kötülük.

Demek ki Türkiye'ye adam öldürme, işgal etme, barbarlık yapma, yayılma kotası vermiş!..

Nedir bu limit?

Kaç Kürt gerillasının, Türk askerinin ölmesi gerekiyor?
Kaç sivilin, çoluk-çocuk, yaşlı - genç insanın ölmesi gerekiyor? Kaç insanın yersiz, yurtsuz kalması, evinin başına yıkılarak mülteci olması gerekiyor ki bu "limit" dolmuş olsun?

Ve bu insanlar hangi suçlarının cezasını çekmiş, hangi yanlışlarının bedelini ödemiş olacak?

Yorumlar