Türkiye'de anti-emperyalizm algısı Türk milliyetçiliğinin kutsanmasıyla doğru orantılıdır.
Bunun tarihsel kökleri "Kurtuluş Savaşı" denen ve Osmanlı devletinden sürgün, soykırım ve ulusal zulüm politikasıyla bir TÜRK ULUS DEVLETİ çıkarılması sürecine dayanır.
Bu süreçteki ANTİ-EMPERYALİZM, Rum, Ermeni, Asuri-Süryani gibi yerli Hristiyan halklarının varlığına ve ulusal haklarına düşmanlık; sürgün, soykırım ve ulusal zulüm politikalarının kutsanmasının adı olmuştur.
Cumhuriyet döneminde ise ANTİ-EMPERYALİZM, Kürt halkının varlığına, ulusal haklarına düşmanlık; direnişlerinin ise KATLİAM ve SÜRGÜNlerle ezilmesi; soykırım ve ASİMİLASYON politikasını savunmanın örtüsü olmuştur.
Özetlersek, Türkiye'deki anti-emperyalizm, KAPİTALİST SİSTEMİN emek-sermaye çelişmesi üzerinden eleştirisine değil; TÜRK EGEMENLİĞİ ve ZORBALIĞININ kutsanmasına bağlı olmuştur. Emperyalizmle tüm SORUN, ezilen halkların haklarının savunulması ve Türk milliyetçiliğinin sorgulanması noktasında çıkmıştır.
Sair zamanlarda ise Hristiyanlığa, Batı'ya, İslam ve Türklük dışı görülen "Yabancı"lara karşı düşmanlık ANTİ-EMPERYALİZM olarak adlandırılmıştır.
60'lı yılların sonu ve 70'li yıllardan sonra sosyalist hareketin geliştiği yıllarda ise kapitalist sistemin eleştirisine dayalı bir ANTİ-EMPERYALİZM anlayışı ortaya çıkmışsa da, SOL'un KEMALİZMLE bir türlü ayrışamaması nedeniyle ağırlıklı olarak "Batı düşmanlığı, Yahudi düşmanlığı, Türk ve İslam olmayan yabancılara düşmanlık ve Anti-Amerikanizm" karması bir tepki olarak kalmıştır.
90'lı yıllardan sonra ise ANTİ-EMPERYALİZM artık sadece Kürt düşmanlığının, Kürtlerin ulusal haklarına kavuşmasına sempati gösterilmesine karşı düşmanlığın bir ÖRTÜSÜ olarak vardır!..
Bu süreçteki ANTİ-EMPERYALİZM, Rum, Ermeni, Asuri-Süryani gibi yerli Hristiyan halklarının varlığına ve ulusal haklarına düşmanlık; sürgün, soykırım ve ulusal zulüm politikalarının kutsanmasının adı olmuştur.
Cumhuriyet döneminde ise ANTİ-EMPERYALİZM, Kürt halkının varlığına, ulusal haklarına düşmanlık; direnişlerinin ise KATLİAM ve SÜRGÜNlerle ezilmesi; soykırım ve ASİMİLASYON politikasını savunmanın örtüsü olmuştur.
Özetlersek, Türkiye'deki anti-emperyalizm, KAPİTALİST SİSTEMİN emek-sermaye çelişmesi üzerinden eleştirisine değil; TÜRK EGEMENLİĞİ ve ZORBALIĞININ kutsanmasına bağlı olmuştur. Emperyalizmle tüm SORUN, ezilen halkların haklarının savunulması ve Türk milliyetçiliğinin sorgulanması noktasında çıkmıştır.
Sair zamanlarda ise Hristiyanlığa, Batı'ya, İslam ve Türklük dışı görülen "Yabancı"lara karşı düşmanlık ANTİ-EMPERYALİZM olarak adlandırılmıştır.
60'lı yılların sonu ve 70'li yıllardan sonra sosyalist hareketin geliştiği yıllarda ise kapitalist sistemin eleştirisine dayalı bir ANTİ-EMPERYALİZM anlayışı ortaya çıkmışsa da, SOL'un KEMALİZMLE bir türlü ayrışamaması nedeniyle ağırlıklı olarak "Batı düşmanlığı, Yahudi düşmanlığı, Türk ve İslam olmayan yabancılara düşmanlık ve Anti-Amerikanizm" karması bir tepki olarak kalmıştır.
90'lı yıllardan sonra ise ANTİ-EMPERYALİZM artık sadece Kürt düşmanlığının, Kürtlerin ulusal haklarına kavuşmasına sempati gösterilmesine karşı düşmanlığın bir ÖRTÜSÜ olarak vardır!..
Yorumlar
Yorum Gönder