6-7 EYLÜL, VARTAN İHMALYAN NE DİYOR?


Aşağıda Yunanlı komünist Manolis Glezos'un Türk yoldaşlarının 6-7 Eylül değerlendirmesinden duyduğu rahatsızlığı ve eleştirisini ifade eden bir anekdot paylaşmıştım.

Bazı yorumcu arkadaşlar Mihri Belli'nin o tarihlerde TKP'yi temsil edemeyeceğini dolayısyla bu sözlerin TKP'yi bağlamadığı mealinde itirazlar dile getirdiler.

1959'da Atina'da yapılan toplantıda TKP'yi kimin temsil edip edemeyeceği bilme durumunda değilim. Ben Yunanlı bir komünistin isim vererek belirttiği bir serzenişini anlattım.

Diğeri ayrı bir tartışma konusu. O yıllarda TKP'de olduğu gibi KKE'de de pek çok hizipleşme ve bölünme vardı. Tevkifatlar, kovuşturmalar ve illegalite koşullarında ve Parti organlarında yaşanan ayrışma veya hizipleşmelerin, resmileşip başka partilere bildirilmesi (filanca bizi temsil eder veya edemez gibi) çok zor olduğu bir gerçek. Kanatların "Hayır partiyi asıl biz temsil ediyoruz" demesi durumunda başka partilerin bunu denetleyecek mekanizmaları da yoktur. Güvene veya hiyerarşiye bakarlar. Üst organlardan bir uyarı gelmemişse sorun yoktur denir. Ayrıca Mihri Belli'nin Yunan iç savaşına katılmış tanınan biri olmasından dolayı temsilde bir sorunla karşılaşmamış olması da normal. Partilerin İllegalite koşulları,yaşadıkları bölünme veya ayrışmanın tüzüklere uygun mu yoksa darbe biçiminde mi gerçekleştiğini bugün bile tam olarak bilmemize olanak vermiyor. Zaten konu TKP'nin hukuki temsili değil orada ifade edilen bir anlayışın eleştirisi.

Sorun geçmişte yapılan yanlış değerlendirmelerin, şimdi düzeltilmesi ve aynı yanlışlara düşülmemesi. Bunun nedenlerini bulup giderebilmek...

Peki Mihri Belli'nin görüşleri TKP'yi bağlamıyorsa o dönemde TKP'nin resmi görüşü neydi? Bilen arkadaşlar paylaşırlarsa önemli bir katkı olur tartışmaya.

Brusk Solduk arkadaşımız Vartan İhmalyan'ın anılarında İ.Bilen'in "Türk Yurtseverleri" başlıklı bir bildirisinin eleştirisini yaptığını hatırlattı. Teşekkür ediyorum kendisine. İhmalyan'ın kitabı bende vardı ve o sayfaları ekte paylaşıyorum. Buradaki görüşlerin Mihri Belli'nin ifadesinden çok da uzak olmadığını görebiliyoruz.

İsmail Bilen'den kasıtla ilgili Paragrafta şöyle yazıyor İhmalyan:

"“Bir ara bana 6-7 Eylül olaylarıyla ilgili olarak bastırdığı, «Türk yurtseverleri» imzalı bir broşür verdi. Soğuk davranışımı pek beğenmemiş olacaktı. Broşürü alıp otele dönüşümde okuyunca şaşırdım. Bilindiği gibi, İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra, ismet Paşa zamanındaki, gayesi Türkiye'deki azınlıkları vurmak olan «varlık vergisi»nden sonra, 6-7 Eylül olayları yine azınlıklara yönelik bir vuruştu. Broşürün «Millet hoşnutsuzluklarını açığa vurmuştur!» başlıklı bölümünde: «Milleti sokaklarda böylesine yürüten, memleketi baştan başa kavuran açlıktır, işsizliktir!» deniyordu. Oysa sokaklara dökülen millet değil, bir yığın çapulcuydu, öyle ki, I. Bilen bu eyleme bir tür ilerici nitelik veriyordu. Gerçekteyse azınlıkların mağazalarım yağma eylemi gerici Menderes hükümetince düzenlenmiş ve Menderes bu eylemi komünistlerin yaptığını bildirerek bir sürü komünisti tutuklamıştı. i. Bilen sözu geçen broşüründe «milleti sokaklarda böylesine yürüten, memleketi baştan başa kavuran açlıktir, işsizliktir» derken, Menderes’in ekmeğine yağ sürüyordu, çünkü genellikle açlar ve işsizler komünistlerdi. Oyıllarda sicilli komünistleri işe almıyorlardı. Broşürün başka bir bölümünde de şunlar yazılıydı: «Sokağa çıkan halk (oysa halk değildi sokağa çıkan, Menderes polisinin kışkırttığı ve göz yumduğu çapulculardı) fırınlara, kasap dükkânlarına, mağazalara, şekerleme, çikolata imalâthanelerine daldıysa kabahat onun değildir! Kabahat, halkı şekersiz bırakanlarındır». Oysa bilindiği gibi çapulcular genellikle azınlıklann manifatura mağazalarını yağmalamış, kumaşları toplarla sokaklara atıp paramparça etmişlerdi. Broşürün aynı bölümünde şöyle deniliyordu: «Beyoğlu’ndan, Karaköy’den geçen İnsan seli, yurdumuzun milli ekonomisini batıran, yerli fabrikalarımızı kapatan, esnaf ve tüccarlarımızın büyük bir kısmım mahveden yabancı sermayelere karşı duyduğu hoşnutsuzlukları açığa vurmuştur». Bu da palavranın daniskası. Azınlıktan esnaf ve tüccarların mağazalarını yağmalamakla «yabancı semayelere karşı (insan selinin) duyduğu hoşnutsuzlukları açığa vurmanın» ne ilişiği var? Yağma eylemi özellikle azınlıklara karşı olmayıp da örneğin Avundukzadelere, Bilberzadelere, Antalya ambarı, Vehbi Koç gibi ortaklıklara karşı olsaydı «yabancı sermayelere karşı duyulan hoşnutsuzluk» söz konusu olabilirdi. Ne var ki, İ. Bilen’in kara bilgisizliği, palavracılığı ve cart-curtçuluğu, birçok gerçekleri anlamasına engeldi.

Sözü geçen broşürün yalnızca bir yerinde ؛ «Türkiye halkını ezenler, yurdumuzda milli azınlıklara ilk defa saldırmıyor* denilmekte, böylece de İ. Bilen baklayı ağzından çıkarmakta, yani ulusal azınlıklara saldırının söz konusu olduğunu kabul etmekte. O halde ne gereği vardı yukarıdaki palavraların?”

((V.İhmalyan; Bir Yaşam Öyküsü, Cem yayınevi, 1989, İstanbul, s. 163-164)

Yorumlar