TANRININ HATALI YAZILIMI: İNSAN...

 İslamcı akımların çok düşkün oldukları bir "AKILLI TASARIM" söylemi vardır. Büyük ölçüde bilimsel bilgilere dayanan anlatımlardan sonra "işte bütün bunlar tanrının akıllıca tasarlamasına örnek değil mi? Yaratan bir akıl olmasa, bunları hesaplamasa, tüm bunlar kendiliğinden ve rastlantı sonucu olabilir mi?" derler.


Amaçları aklı "ateizme" kayan varsa onları en azından bir yaratıcının varlığına inandırmak... Gerisi gelir nasılsa!

Diyelim ki böyledir, Tanrı bir sivrisineğin kanadının çarpma hızını bile hesaplayıp kainatı öyle yaratmıştır. Milyarlarca yıldız birbirlerine çarpmadan dolanmakta, doğa mükemmel bir ahenk ve düzen içinde işlemektedir.

Zaten kendisi de gönderdiği kitaplarda söylemiyor mu: İyilik de kötülük de bendendir; yoktan var eden benim, ben her şeyi bilirim, görürüm, ben izin vermeden yaprak bile kımıldamaz; kadere ve kazaya inanın... vb. diye.

Güzel de bütün bunlar, dünyadaki haksızlıkların, zulümlerin, savaşların, soygunların, hırsızlıkların, barbarlıkların da Tanrının izniyle olduğu anlamına gelmiyor mu?

Mesela insan sormadan edemiyor? Tanrı küçük bir çocuğun ırzına geçilerek öldürülmesine neden izin veriyor? [Eylül olayı...]

Tamam "şunu yapmayın, bunu yapmayın, yoksa size ceza var, ateş var" diyor ama madem "her şeye kadirdir, her şeye gücü yetiyor her şeyi biliyor" o halde suç işlenmeden, masumların canı yanmadan bunları önleyemez mi? Neden hep kötülerin kazanmasına izin veriyor?

Amerika'nın suç makinası mafya babası Alcapon şöyle anlatıyor:

"Çocukken her akşam yatmadan önce ve aklıma geldiği her an Tanrı'ya bana bir bisiklet vermesi için dua ederdim. Bir gün Tanrı'nın çalışma tarzının bu olmadığını anladım. Ertesi gün gittim kendime yeni bir bisiklet çaldım ve her akşam yatmadan önce Tanrı'ya günahlarımı affetmesi için dua ettim."

Tanrı önce günah işleme izni veriyor, sonra onları cezalandırıp cezalandırmayacağına aldığı dualara göre mi karar veriyor? Çok garip bir çalışma tarzı...

Bence Tanrı'nın kullarına -belki daha fazla sapıtmasınlar diye!- itiraf etmediği bir şey var. Tanrı mükemmel bir yaratık diye insanı yarattı, genetik kodlarını, şifrelerini girdi ama gel gör ki bu yarattığı şey oldukça defolu çıktı. Öyleki kainattaki herşeye gücü yeterken elinden bir kere çıkmış olan bu HATALI YAZILIMI bir türlü düzeltemiyor!

İnsanlar, AKILLARINI kullanıp kendilerine yüklenmiş olan BENCİLLİK ve AÇ GÖZLÜLÜK'le hem doğayı hem birbirlerini yiyip tüketiyorlar, kötülük saçıyorlar! Ama aynı AKILLA, kendisine yüklenmiş olan SEVGİ ve MERHAMET'le çok güzel şeyler de yapıyorlar; üretiyorlar, bölüşüyorlar, uygarlıklar kuruyorlar...

Bence Tanrı yazdığı ileri teknoloji ürünü ama defolu yazılımla baş edemiyor! İnsanlığın yaşadığı bir çok sorunu,genetik kodlardaki bir iki oynama ile halledilebilecekken bunu yapmıyor veya yapamıyor.

Ben çaresizce yapamadığını insanlarla baş edemediğini düşünüyorum.

Örneğin peygamberlerle YAMA üstüne YAMA gönderiyor ama bir faydası olmuyor. Yamalar yazılımı daha da kötüleştiriyor.

Marksizm, insanların özünde İYİ olduklarını ama sistem KÖTÜ olduğu için insanları kötü olmaya ittiğini söyler. İyi de toplumsal sistemleri de sonuçta insanlar kurmuyor mu? Burada da bir yanlışlık var.

İnsanlardaki ahlaken İYİLİĞİN ve KÖTÜLÜĞÜN nedenleri nedir? Nedir İYİLİK ve KÖTÜLÜK, nasıl çözeceğiz bu meseleyi?

İş Allaha kaldıysa yandık! Durum ortada...

Önümüzde bir YAPAY ZEKA meselesi var: Bu yapay ZEKA insan zekasının bir ürünü, onun yazılım olacak ama içinde ahlaki değerleri olacak mı bu zekanın veya nasıl olacak?

Bu yapay zeka günün birinde "yazılımcılarından bağımsız" olarak davranmaya başlarsa ne olacak? İyi mi, kötü mü; güzel mi, çirkin mi olacak?

Galiba Tanrının başına gelen bizim de başımıza gelecek.

Yorumlar