Bu yıl Berlin'deki resmi 24 Nisan anması ünlü Rothaus'da yapıldı. Dikkatimi çeken ilk şey bütün duvarı kaplamış olan tarihi bir tablo oldu. Tablo 1878 ünlü Berlin Kongresini tasvir ediyor. Ortada heybetli cüssesiyle Otto von Bismarc, masanın etrafında da Alman, Fransız, Rus delegasyonundan üyeler birbirleriyle konuşmaktalar. Masanın sağ tarafında ise Kırmızı Fesleri ve gösterişli üniformalarıyla Osmanlı subayları görünüyor.24 Nisan anmasının bu tablo altında yapılması bana çok anlamlı geldi. Gerçi hiçbir açıklama yapılmadı ama sanırım bilinçli bir seçimle bu salon tahsis edilmiş olmalı.
Anma boyunca sık sık Berlin Konferansı aklıma takıldı. Osmanlı İmparatorluğun'da yaşayan Ermeni milletinin ulusal haklarının tanınması, durumunun iyileştirilmesi için Bab-ı Alî'nin "REFORM" yükümlülüğü altına girmesi bu konferansla mümkün olmuştu.
Ne varki şimdi AB reformlarını yapma sözüyle partnerlerini oyalayan Türkiye gibi, o zaman da Osmanlı Devleti "ERMENİ REFORMU" yapma sözüyle 30 yıl Avrupa'yı dolandırdı. Nihayetinde 1914'de son şeklini imzaladığı "DOĞU İLLERİ İSLAHATI"nın uygulanmasını imkansız kılmak üzere eline geçen ilk fırsatta (1915) Ermenileri ve diğer hristiyan halkların sürgün ve soykırımına yönelmekten çekinmedi.
Berlin Konferansı ile ilgili aklımdan hiç çıkmayan ve adeta siyasi bir vasiyet gibi kulağıma küpe olan sözler ise Ermeni Delegasyonunun başında olan Patrik Hrimyan Hayrig'e aittir:
"Ortada yenilmek için bir çorba vardı ama.." der Hayrig, "HERKESİN ELİNDE DEMİRDEN KEPÇE, ERMENİLERİN ELİNDE İSE KAĞITTAN KEPÇE VARDI!.."
Hayrig, "Kağıttan kepçe" derken, Ermeni aydınlarının hazırlamış olduğu siyasi bir DİLEKÇE dışında hçbir siyasi ve askeri güçleri olmadığına gönderme yapıyordu. Çorbayı "demirden kepçeleri" yani silahlı ve siyasi gücü olanlar paylaşıyordu...
Nitekim Ermeni ulusal hareketinin silahlı mücadeleye başlaması da 30 yıllık bu siyasi oyalamaca ve bir türlü yerine getirilmeyen vaatler sonucunda başlamıştı...
Berlin Konferansı Tablosu'ndaki kırmızı fesli subaylar bir an Erdoğan ve Bahçeli gibi göründüler gözüme. Sinsi ve tedirgin bir alaycılıkla bakıyorlardı sanki...
Yorumlar
Yorum Gönder