ROBOT ÇAĞI

- Robot çağı yakın mı?

- Robotlarla birlikte toplumsal yaşam nasıl olacak?

- Robotlar kölelerimiz mi olacak efendilerimiz mi?
- Robotların "bilinçlenmesi" mümkün mü?

Bunlar artık "Bilim kurgu"nun fantastik soruları değil dünyamızın gerçek sorunları / soruları...

Çoğu kişi belki de kurgulanmış bir "ROBOT ÇAĞI" bekliyor ama zaten şu anda ROBOT'larla birlikte yaşıyoruz. Hemen hemen birimizin bir tane, bazılarının birden fazla ROBOT'u var...

Örneğin: AKILLI TELEFONLAR; hayatımızın olmazsa olmazı durumuna gelmiş robot yardımcılarımız...

Şimdilik diyaliz ya da yoğun bakım hastaları gibi günün bir bölümünü FİŞE TAKILI olarak geçirmeleri onları biraz zavallı gibi gösteriyor. Kendi kendilerine ya da komutla -şimdilik- kalkıp yürümüyorlar, elimizin altında uysal biçimde isteklerimize hizmet ediyorlar...

Bu durum belki de onları robot olarak görmemizi ve biraz ürkmemizi engelliyor...

Akıllı telefonlar, bilgisayarlar robot çağının ilk toplumsal bileşenleridir ve şimdiden hayatımızın önemli bir bölümünü onlarla paylaşıyoruz; onların yardımıyla toplumsal iletişim başta olmak üzere üretim süreçlerinde hız ve kalite kazanıyoruz.

Duruma alıştığımız, onları birer "mekanik-elektronik makine" gibi algıladığımız için "bu nasıl robot?" diyenler olabilir.

Küçük bir karşılaştırma yapalım: Çok değil 30 yıl önce şöyle yapardık:

- Elimize kağıdı kalemi alır, uzaklardaki tanıdığımıza bir not, bir mektup yazardık.
- Kağıdı zarfa yerleştirir, üzerine alıcının adresini yazar, pulunu yapıştırır posta kutusuna atardık.
- Posta memurları kutulara atılan zarfları gidecekleri ülke ve şehirlere göre tasnif eder; paketlerdi.
- Posta arabaları bu tasnif edilmiş mektup paketlerini yakınsa arabalara, uzaksa uçaklara götürür, yarliştirirdi.
- Araba, tren veya uçaklardan inen posta paketleri görevliler tarafından alınır posta merkezine götürülür, orada da mahalelere, sokaklara göre tasnif edilirdi.
- Posta dağıtıcıları kendi dağıtım alanlarındaki mektupları çantasına yerleştirir ve alıcının kapısına kadar getirirdi. Bazen imzayla keslim eder, bazen posta kutusuna atar.
- Posta kutusunu açan bizler de gönderilmiş olan maktubu/kartı alıp okurduk.
- Bu işlem mesafenin yakınlık ve uzaklığına göre iki günden, onbeş güne kadar bir zaman dili içinde gerçekleşirdi

Tüm bu işlemler için bizim ve karşıdaki alıcının harcadığı zamanı, kullandığı araçları hesaplayalım; yazdığımız notu alıcıya ulaştırmak için kaç kişinin çalıştığını, ne kadar araç kullandığını, ne kader emek-zaman harcadığını hesaplayalım. Onlarca kişinin çalıştığını, bürokrasisi, finansesi ile örgütlenmiş koca bir posta sistemi olmaksızın bu notun alıcıya ulaşmayacağını da düşünelim.

Onlarca KİŞİNİN ve büyük bir posta ORGANİZASYONUNUN yaptığı işi şimdi sadece elimizin altındaki küçücük ALETLER yapıyor. Hem de inanılmaz bir hızla... Kağıt kalem kullanmıyoruz, söylediklerimizi tuşlar yardımıyla direkt robotumuzun hafızasına yazıyoruz; postaneye gitmiyoruz, dağıtıcı bize gelmiyor ama bütün bu işlemleri SANİYELER İÇİNDE, her an ve heryerde yapabiliyoruz. Notlarımızı, yazılarımızı, fotoğraflarımızı; hatta içinde filimler, kitaplar, resim albümleri bulunan büyük KARGOLARI bile anında birbirimize gönderip, alabiliyoruz, okuyabiliyoruz.

Bunları KİM yapıyor? Elimizde ve cebimizde tuttuğumuz bir ALET!

ROBOT neydi?
İnsanların yapacakları işleri daha hızlı ve daha kaliteli yapmayacak mıydı? Ücret istemiyor, tatil yapmıyor, uyumuyor, üzülmüyor veya sevinmiyor, greve çıkmıyor, günün her dakikası mesai yapıyor ve her işlem için de bize dakik RAPOR'lar veriyor. İşte bu bir robottur...

Bütün matematik ve aritmetik işlemlerini anında çözüp bize bildiren elektronik en-eski arkadaşlarımızrdan HESAP MAKİNALARI da robottur. Daha şimdiden savaşların ayrılmaz bir parçası haline getirilen DRONELER de robottur. Her sorumuza üşenmeden liste ile cevap bulmaya çalışan GOOGLE arama motoru da...

Listeyi uzatarak zamanınızı almayayım.

Bu aletler oırganik değildir; kimyasal olarak metallerden, fiziksel olarak elektronik devrelerden oluşur. HAFIZA KARTI DEDİĞİMİZ yarı iletkenlerin metallerin BİLGİ DEPOLAMA ve BİLGİYİ OKUYABİLME ÖZELLİKLERİ, sayesinde onların okuyup ANLADIKLARI bir komut diliyle (programlayarak Kimyasal etkileşimden, elektronik etkileşime) geçmelerini ve istediğimiz sonuçları gerçekleştirmelerini sağlıyoruz.

Robotik gerçeklik şudur: elimizdeki harika aletin havada uydular aracılığıyla yayılan ONBİNLERCE sinyal içinden, sırf BİZE AİT OLAN mesajları-görüntüleri yakalayıp, görüntüye çevirebilmesi, bize haber verebilmesidir. Bunu CANLI'lar değil, kendilerine ÖĞRETİLMİŞ (PROGRAMLANMIŞ) aletler yapıyor...

İşte bize ROBOT ÇAĞI..

Yorumlar