Newroz vesilesiyle yine HDP'li vekil ve politikacılarımızdan bol bol "barış istiyoruz" söylemleri duyduk...
Bizim memlekette buna "Eşekten düşmüş ama hop-hoptan düşmemiş!.." denir.Ortada Barış söylemine muhatap olacak ne bi siyasi irade, ne de bir ortam yokken iki yıl öncenin ortamı, kör-topal işleyen bir süreç sanki halen geçerliymiş gibi kendini avutmanın kime ne faydası var.
Muhatap alan varsa bu "barış istiyoruz" söylemine büyük ihtimalle gülüyorlardır.
Derler ki bir düşünceyi çürütmenin en iyi yolu, abese varana kadar onu tekrarlamaktır. Şu anda "barış istiyoruz" diye ortalıkta dolaşmaktan saçma bir şey düşünemiyorum!
Ortada hiçbir bağlamı, hiç bir zemini kalmadığı halde, üstelik çok büyük zulüm ve zorbalık altındayken "barış istiyoruz" demenin ne anlamı var? Bırakın güçlü bir etki yaratmasını, tersine zayıflık, çaresizlik, politikasızlık olarak okunur bu.
Kararlı, hiç de alttan almayan, hak ve hukukunu savunan, dik duruşlu bir siyasi söylemin gerektirdiğinde bunu yapmazsanız, bağlamından koparılmış bir "barış" söylemine takılır kalırsanız yeri ve zamanı geldiğinde BARIŞ sözcüğünün bir ağırlığı da kalmaz.
HDP elbette barışçıl, sivil siyaset yöntemlerini kullanan bir partidir. Yeri geldiğinde bunu belirtmesi de önemli. Ama ortada fol yok yumurta yokken "barış" söylemine takılıp kalmak siyasetsizlik olarak anlaşılmaya; TESLİMİYET olarak okunmaya daha yakındır.
Hiç kimsede zerre kadar inanç, coşku ve beklenti doğrmayan, bağlamsız "BARIŞ" söylemleri yerine, somut duruma cevap veren mücadele şiarları bulunamıyor mu?
Yorumlar
Yorum Gönder