19 Şubat'ta çocuk taciz ve tecavüzlerine duyarlılık gösterilmesi amacıyla bir dizi paylaşımlar yapıldı.
Oldukça önemli bir konu, birçok şey yazılıp çiziliyor. Özellikle çocukların "HAYIR!" demeyi ve vücutlarıyla ilgili sadece kendilerinin karar verecebileceğini öğrenmeleri...
Ne var ki bu bahiste en çok atlanılan şey bana göre tehlikenin YABANCI'lardan daha çok YAKINLARINDAN ve TANIDIK'lardan geldiğidir.
Çocuklar hem doğal olarak hem de daha çok öğretilmiş oldukları için YABANCI kişilere karşı mesafelidirler, korunma refleksleri edinmişlerdir. Asıl taciz ve tecavüz vakalarının fail çoğunluğunun AİLE, AKRABA, EŞ-DOST, giderek KOMŞULARA uzanan bir çember iiçinden geldiği görüşündeyim.
Öyle ki taciz mağduru çoğu çocuk, yaşadıkları şeyin bir SUİSTİMAL olduğunu bile ancak çok ileri yaşlarda İDRAK edebilir. Bunun normal bir SEVGİ GÖSTERME BİÇİMİ olduğunu sanabilir.
Yaşardıklarının anormal bir şey olduğunu fark eden ve acı çekenler ise, evde huzursuzluk çıkmasından korkabilir. Hayatları üzerinde çok yakın tasarruf yapabilen bu kişilerle nasıl başa çıkabileceklerini bilemeyebilir.
Yabancı bir ortamdaki tehlikeden kaçıp EVE sığınabilir. Peki ya istemediğıi şeyler evde, aile ortamlarında yaşanıyorsa NEREYE SIĞINACAK? Kendilerine ve yakınlarına zarar gelebileceği endişesi, KAÇAMAYACAKLARI bir ortam içinde olduklarını düşünmeleri de katlanmayı ve travmayı derinleştirebilir diye düşünürüm.
Ayrıca kültürel, geleneksel, dini birçok KABULLENME (örneğin çocuk yaşta evlendirme! vb.) taciz ve tecavüzü perdeleyen, normalleştiren bir işlev görebilir.
Taciz ve tecavüz tehdidinin sadece ve daha çok DIŞARIDAN geldiğiyle ilgili bir düşüncenin, çocukları asıl tehdide karşı KORUMASIZ bırakacağından endişe ederim.
Yorumlar
Yorum Gönder