KİMİN HESABI KUVVETLİ ?

Öncelikle, siyasette de diplomaside de "şu şunu sattı", "bu öbürünün kucağına oturdu" tarzındaki değerlendirmelerin bir anlamı olmadığını belirteyim.

Diğeri de herkes çok bilir, Kürtler anlamaz ya... "aman şuna güvenmeyin, aman buna güvenmeyin, sonra yalnız kalırsınız!" tahlilleri de anlamsız. Sanki Kürtlerin önünde onlarca, yüzlerce seçenek var da, onlar da gidip en anlamsız olanını buluyor.

"Kürtler ABD'ye fazla güvenmesin!"

"Tamam IŞID'a mı güvensin, belki kafalarını keserken aci çekmesin diye biri ilaç falan verirler..."
"ya da kendi pantolonunu bile çekemeyen Şam'a güvensin; eğer koruyabilirlerse yine kimliksiz yaşamalarına belki izin verir..."
"Kendi gücüne güvensin!"
"-Tamam kendi gücüne güvensin de kendi gücünün yetmediği şeyler için politika, diplomasi yapmayacak mı?

Bence asıl mesele de bu... Kürtlerin kendileri için de politika yapmalarından duyulan karın ağrısı...

Afrin meselesinde sahadaki her gücün kendine göre bir hesabı var. Sattı, satmadıyla açıklanamaz, kimse mal ya da meta değil...

Fizik bilgisi sayesinde az kuvvetle çok şey kaldırmanın yolunu öğreniriz. Ama tarihteki Kürt politikasının, maalesef çok güçle en az iş yapma örneği olduğunu düşünürüm.

PYD, 7 yıllık pratiğiyle bu politikayı tersine çevirmiş görünüyor. Güney Kürdistan'ın 70 yılda geldiği noktaya, onlar koşulların da olgun olmasıyla 7 yılda geldiler.

Kürtler Suriye'de yalnız Kürt toplumuna değil, birlikte yaşadıkları halklara da özgürlük ve demokrasi yolunu açan KURUCU BİR GÜÇ olarak ortaya çıkıyor.

Ortadoğuda çeşitli ulus, din, mezhep ve kültürlerin birlikte yaşayabilecekleri, kadınların da önde olduğu bir model ortaya koyuyorlar.

Bunun kusurları, eksik ve zaaflı yanları yok mu? Elbette var. Ne var ki ağırlıklı yanı pozitiftir.

Kürtleri medeniyette, politika da herhangi bir şeye saymayan, küçük gören zihinler bunu kabullenemiyorlar. Hazmedemiyorlar. Gelişmeleri "üst akıla" (herhalde bununla ABD ve İsrail'i kastediyorlar) izah etmeye çalışıyorlar.

Afrin meselesinde SAHADAKİ HERKESİN BİR HESABI var derken, en güçlü hesabın PYD, SDF (Kuzey Suriye Koalisyonu)na ait olduğunu belirteyim. ABD de buraya YATIRIM yapmıştır, ki akıllıcadır...

-Suriye (ve Irak'da) taktik planda hesabı EN KUVVETLİ ÇIKAN iki güç İRAN'dır. Büyük oranda Lübnan'ı, Kürtler hariç Suriye İran rejimlerini kazanmış ve onlara kazandırmaktadır.

Kürt güçlerinin tamamiyle ortadan kaldırılması değil ama biraz TERBİYE EDİLEREK, ABD etkisinden uzaklaştırılıp Irak ve Suriye merkezi otoriteleriyle İŞBİRLİĞİ yapmalarını, değilse fazla sorun çıkarmamalarını sağlamaya çalışmaktadır.

İran, Türkiye'nin içerde "Kendi Kürtleriyle çözüm yolunu terkedip savaşa dönüşmesi ve ardından Güney Kürtleriyle referandum meselesiyle KÖTÜ OLUP, Rojava Kürtleriyle de SAVAŞA başlamasını herhalde gülerek, ellerini oğuşturarak izliyordur.

Çünkü tarihsel olarak OSMANLI-İRAN rekabetinde Kürtlerin Osmanlı İmparatorluğuyla işbirliğine gitmeleri, onların Ortadoğu egemenliğini kolaylaştırmıştı. Yeni-Osmanlıcı Türkiye'nin ise Ortadoğudaki TÜM KÜRTLERİN DOSTLUĞUNU kazanabilecekken, hepsini kendinden NEFRET ETTİRMEYİ başarması elbette İran'ı sevindirecektir.

Bu işlerde İran'ın ne derece parmağı vardır diye sorarsak, bence asıl sorun Türk devletinin SİYASAL KORKU ve İdeolojik mantalitesidir derim.

- Bu süreçte Suriye hamleleriyle HESABI KUVVETLİ çıkan ikinci güç ise RUSYA'dır.

SSCB'nin dağılmasıyla Doğu Avrupa'dan tamamiyle kovulan, Baltıkları kaybeden, Kafkaslarda diken üstünde duran RUSYA'nın Ukrayna'yı da büyük ölçüde kaybettikten sonra Ortadoğu gibi uzak bir alana beklenmedik bir giriş yapması sürpriz oldu.

Kendisi SORUN olan Putin, Suriye'de SORUN ÇÖZÜCÜ rolüne soyundu, inisyatifi büyük oranda ABD'nin elinden aldı. Türkiye ile ilişkiler geliştirerek NATO'da çatlak yaratmayı başardı.

Rusya'nın Kürtleri sattığı yok bence. Kürtler (PYD liderliğindeki oluşumu kastediyorum) olmaksızın bütünlüklü bir Suriye çıkmayacağını, kalıcı bir çözüm olmayacağını biliyor. Fakat PYD/SDF'nin ABD ile stratejik ilişkiler geliştirmesinden oldukça rahatsızlar. Mümkünse bu ittifakı parçalamak "Bakın ABD sizi koruyamaz, korumaz; bizimle işbirliği yapın" noktasına çekmek için Türkiye'nin SOPA OLARAK, Afrin'in başına inmesine yeşil ışık yaktı.

Suriye merkezi yönetimi de yıllarca PKK'ye ev sahipliği yapmak, Ocalan'ı misafir etmek, iç savaş sırasında da en azından SIRTINDAN VURULMAYACAĞI bir çatışmasızlık, ve ilerisi içinde yeniden İŞBİRLİĞİ UMUDU taşıdığı Kürtlerin, ABD ile stratejik ilişkiler gelişmesinden rahatsızdır.

Yorumlar