PYD'nin ÇAĞRISI


PYD'nin Şam rejimini TC'nin saldırısına karşı sınırları koruma çağrısı yapması haberleri çıktı. Doğruluk derecesini bilmiyorum ama eğer öyle ise bunda yanlış bir şey görmüyorum..

Haberlere ihtiyatla yaklaşıyorum çünkü bir yandan da Rejimin, Münbiçteki YPG güçlerinin Afrin'e geçişine izin vermediği için YPG'nin Qamışlo'daki 5 bin Suriye askerini ablukaya aldığı haberleri çıktı.

Dolayısıyla "yayınlanan" haberlerden çok sahada gerçekte ne oluyor ona bakarak karar vermek en doğrusudur.

Afrin'i Savunmak için ne Rusya ve ne de ABD'nin destek vermeyecekleri belli oldu. YPG'yi vurmaları icin TC'ye yol verdiler. Şu ana kadar da saldırıyı caydıracak herhangi bir karşı duruş göstermiş değiller. Gökten Allah tarafından YPG'ye silah ve lojistik yağmayacağına göre, dört koldan girişilen bu saldırı karşısında "en az tehlikeli" olanla uzlaşma, destek arama, olmuyorsa nötralize etmeye çalışmaktan daha doğal ne olabilir? Siyaset ve diplomasi bunun için var.

Bunları, "Afrin Kantonu'nu Suriye rejimine teslim etmek" olarak yorumlamak çok büyük abartı olur. Teslimiyet, vaz geçme, bırakma ayrıdır; uzlaşma noktaları aramak farklıdır.

Unutmamak gerekir ki zaten Afrin'in geriden beslenmesi için tek çıkış yolu Suriye rejiminin elindedir. Her türlü gıda, ticaret vb de bu çıkış üzerinden yapılabiliyor. Münbiç'teki YPG/SDF güçlerinin Afrin'e desteğe gelebilmeleri de ancak bu yol üzerinden mümkün olabilir.

O halde asgari de olsa bir uzlaşı gerekiyor.

Rejim güçleri ile YPG / SDF arasında zaten bir ÇATIŞMASIZLIK ve SALDIRMAZLIK ortamı var. Her iki güç de iç savaşın başından beri, ufak ve yerel çaptaki sürtüşmeler dışında birbirlerine saldırmadılar. Yani aralarına KAN DAVASI girmedi. Bu da herhangi uzlaşma için uygun bir zemin.

Şu anda zaten, etrafı SDF güçlerince yönetilmesine rağmen Qamışlo ve Haseki'de, askerlerin, devlet memurlarının da bulunduğu Şam rejimine bağlı bir bölge bulunduğu gibi; Halep'te de şehir tümüyle rejim güçlerinin elinde olmasına rağmen Eşrefiye mahallesi YPG'nin elindedir.

Bu iç içe bölgelerde çatışma yok, giriş çıkışlar, ticaret-ziyaret serbest.

Öte yandan PYD başından beri hem Kanton'ların hem de daha sonra ilan edilen Kuzey Suriye Federasyonu'nun Suriye bütünlüğü içinde ifade etti; bağımsızlığı amaçlamadıklarını deklere etti. Ki bu yüzden birçok Kürt örgüt ve hareketi tarafından da ciddi eleştirilmekteler.

Sonuçta Suriye'nin geleceği gerçekten de masa başında çözülücekse Şam'da kim oturacaksa otursun, bir biçimde görüşme ve uzlaşma kaçınılmazdır. Bu uzlaşmanın asla 10 yıl öncesine dönüş olmayacağını söylemeye bile gerek yok. Uzlaşma ancak Özyönetim, Federatif bir model üzerinden gelişebilir. Bugünkü ilişkiler de gelecekteki çözümü zorlaştırır veya yapıcı bir rol oynar.

Bu genel tabloya baktığımızda TC'nin şu anda fiili saldırıları, Afrin'in dört bir yandan kuşatılmışlığı, geleceğe ilişkin perspektifler göz önüne alındığında Özyönetimin kendini savunması için uzlaşma arayışları makul ve gereklidir.

TC ile Suriye'yi karşı karşıya getirmek de eğer başarılabilirse önemli bir manevra olur. Şu anda odaklanılması gereken şey TC'nin ve ÖSO etiketiyle toplanmış Cihadist çetelerin Afrin'i işgal saldırılarını boşa çıkarmak, geri püskürtmektir derim.

Yorumlar