"SİLAHLA BİR YERE VARILMAZ"
Hasan Cemal'in Milliyet'te Mesud Barzani’yle yaptığı mülakatı okudum.
Barzani'ye saygım var. Öncelikle barışçıl çözümlerden yana olması anlaşılabilir bir şey ve doğru. Pozisyonu bunu gerektiriyor.
Ne var ki şu "Silahla bir yere varılamaz. Silahlı mücadelenin zamanı dolmuştur. PKK’nın silahtan vazgeçmesi gerekir.” sözü, siyaseten söylenmiş zoraki bir söz olarak duruyor.
Doğru da değil...
Bu gün Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi diye bir yer varsa bu, bizzat kendisinin de içinde doğup büyüdüğü 60-70 yıllık bir Peşmerge savaşının sonucudur.
Saddam yönetimi Kürtlere barışçıl olarak ne verdi: Anfal'dan başka hiç bir şey...
Saddam diktatörlüğü ABD'nin fiili işgali ve müdahalesi olmasaydı yıkılabilir miydi? Bunların hepsi "silahla" oldu. Demek ki silahla bir yere varılabiliyormuş...
Silahın zamanı doldu ise Suriye'de alternatif bir ordu yaratıp ayakta tutmak için gösterilen çaba nedendir? Neden Afganistan'da Gazze'de, Ortadoğunun tümünde silahlar konuşmaktadır. Daha geçen yıl Libya yönetimi silah zoruyla değiştirilmedi mi? Demek ki silahın zamanın geçtiği falan yok.
Siyaseten, ahlaken silaha karşı olmak, tamam... Bu anlaşılır... Ama vakti geçmiştir demek dünyanın gerçekleriyle alakasız bir şey.
PKK'nin silahtan vazgeçmesi gerekiyorsa, kendisi neden silahtan vazgeçmiyor?
Şurası çok açık ki kendileri silah bıraksa, Peşmerge gücü tasfiye edilse, çok değil ikinci gün Maliki bütün Irak ordusuyla Erbil'dedir.
Zaten şu anda Irak'ın meşru merkezi gücü benim, Peşmerge gücü denetimimde olmalı diye dayatmaktadır. Dicle Operasyon Gücü diye bir kuvvet oluşturdu. Kürt yönetiminin elinde silahlı gücü olmasa, bunlarla barışçıl bir şey konuşulabilir mi, bir şey kabul ettirebilir mi? Elbette hayır.
Batı Kürdistan'da (Suriye'de) askeri güç olmaksızın Ne Baas Kürtlerin hakkını tanımıştır, ne de ÖSO mudur nedir, Kürtlere günahını bile bağışlamaz...
Şimdi her yerde geçerli olan ve kendi gerçeklikleriyle de bağdaşmayan şey neden Kuzey Kürdistan'a gelince geçersiz olsun ki?
Barzani'nin Bağımsız Kürdistan konusunda diplomatik ama gerçekçi bir tavrı vardı.
Bağımsız Kürdistan'ı savunmak bulunduğu siyasi ve diplomatik konum bakımından olduğu için bunu açıkça söylemese de, "Bağımsız devlet kurmak Kürtlerin hakkıdır, ama biz federasyon istiyoruz” derdi.
Aynı yaklaşım silahlı mücadele için de geçerli olabilir: Kürt halkı kendisine başka yol bırakılmadığı için silahlı mücadeleyi destekliyor, ama barışçıl mücadele yollarını elbette ki tercih ederiz...
Amenna...
Hasan Cemal'in Milliyet'te Mesud Barzani’yle yaptığı mülakatı okudum.
Barzani'ye saygım var. Öncelikle barışçıl çözümlerden yana olması anlaşılabilir bir şey ve doğru. Pozisyonu bunu gerektiriyor.
Ne var ki şu "Silahla bir yere varılamaz. Silahlı mücadelenin zamanı dolmuştur. PKK’nın silahtan vazgeçmesi gerekir.” sözü, siyaseten söylenmiş zoraki bir söz olarak duruyor.
Doğru da değil...
Bu gün Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi diye bir yer varsa bu, bizzat kendisinin de içinde doğup büyüdüğü 60-70 yıllık bir Peşmerge savaşının sonucudur.
Saddam yönetimi Kürtlere barışçıl olarak ne verdi: Anfal'dan başka hiç bir şey...
Saddam diktatörlüğü ABD'nin fiili işgali ve müdahalesi olmasaydı yıkılabilir miydi? Bunların hepsi "silahla" oldu. Demek ki silahla bir yere varılabiliyormuş...
Silahın zamanı doldu ise Suriye'de alternatif bir ordu yaratıp ayakta tutmak için gösterilen çaba nedendir? Neden Afganistan'da Gazze'de, Ortadoğunun tümünde silahlar konuşmaktadır. Daha geçen yıl Libya yönetimi silah zoruyla değiştirilmedi mi? Demek ki silahın zamanın geçtiği falan yok.
Siyaseten, ahlaken silaha karşı olmak, tamam... Bu anlaşılır... Ama vakti geçmiştir demek dünyanın gerçekleriyle alakasız bir şey.
PKK'nin silahtan vazgeçmesi gerekiyorsa, kendisi neden silahtan vazgeçmiyor?
Şurası çok açık ki kendileri silah bıraksa, Peşmerge gücü tasfiye edilse, çok değil ikinci gün Maliki bütün Irak ordusuyla Erbil'dedir.
Zaten şu anda Irak'ın meşru merkezi gücü benim, Peşmerge gücü denetimimde olmalı diye dayatmaktadır. Dicle Operasyon Gücü diye bir kuvvet oluşturdu. Kürt yönetiminin elinde silahlı gücü olmasa, bunlarla barışçıl bir şey konuşulabilir mi, bir şey kabul ettirebilir mi? Elbette hayır.
Batı Kürdistan'da (Suriye'de) askeri güç olmaksızın Ne Baas Kürtlerin hakkını tanımıştır, ne de ÖSO mudur nedir, Kürtlere günahını bile bağışlamaz...
Şimdi her yerde geçerli olan ve kendi gerçeklikleriyle de bağdaşmayan şey neden Kuzey Kürdistan'a gelince geçersiz olsun ki?
Barzani'nin Bağımsız Kürdistan konusunda diplomatik ama gerçekçi bir tavrı vardı.
Bağımsız Kürdistan'ı savunmak bulunduğu siyasi ve diplomatik konum bakımından olduğu için bunu açıkça söylemese de, "Bağımsız devlet kurmak Kürtlerin hakkıdır, ama biz federasyon istiyoruz” derdi.
Aynı yaklaşım silahlı mücadele için de geçerli olabilir: Kürt halkı kendisine başka yol bırakılmadığı için silahlı mücadeleyi destekliyor, ama barışçıl mücadele yollarını elbette ki tercih ederiz...
Amenna...
Yorumlar
Yorum Gönder