a_refik@hotmail.com
Recep Maraşlı’nın, ‘’ Musul-Kerkük, Diyarbakır-Van...’’ başlıklı yazısının ana teması eskinin aşılmasına duyulan ihtiyacı dile getirmesi idi. Eksik kalan tarafı ise Kürdistanlıların ‘’oluşturdukları tarihsel miraslarını sahiplenen, ama teslimiyet ve entegrasyonu da reddeden, modern bir yenilenme ve silkinmeyi ‘’ nasıl gerçekleştirecekleri konusuna değinmemesidir.
Bu yazının ilk kısmında değindiğim gibi, Güney Kürdistan’da ki olumlu gelişmeler ya da Kuzey Kürdistan’da ki mücadele birikimini esas alarak, yenilenmenin bazı koşullarının mevcut bulunduğunu ileri sürmek mümkündür. Burada özellikle üzerinde durulması gereken ikinci nokta ise öngürülen bir yenilenme hareketinin kadrolarının kimler olacağıdır.
Bu soru da bizi ister istemez mevcut siyası yapılanmalar ve sosyal örgütlenmelere götürüyor. Bir yandan da PKK-KONGRA GEL , diğer yanda DEHAP ve HAK PAR dahil diğer siyasi oluşumlar. Buradan da hareketle bu hareketlerin içinde bulunmuş ya da halen bulunan kadroların bir Kürdistan rönesansına öncülük edip edemeyeceklerini sorgulamak zorundayız.
PKK liderliği sömürgeci sistem içine siyasi entegrasyon yolunda adımlar atarken, PKK içi ya da geleneğinden çıkacak kadroların bir modernleşme ve yenilenme hareketine öncülüp edip edemeyeceklerini tartışma konusu haline getirmek bir safdillik örneği gibi görülebilir. Ancak, ‘’ Kuzeyde bir biçimde siyasal asimilasyon baskısı altında, manipüle edilen bir ama yine de güçlü bir ulusal potansiyel vardır ve bunun hafızası çok yenidir, külleri soğumamıştır. Kitleler talep sahibidir ‘’ dediğimiz zaman bu tartışmanın zorunlu olduğunu da görmemiz gerekiyor. Çünkü, mevcut bir yenilenmeyi sağlayacak kadroların ya mevcut olanlar içinden çıkacağını ya da onların gelenekleri tarafından belirleneceklerini görmemiz gerekiyor.
Ayrıca, vurgulanması ve Recep Maralı’nın satırlarına eklenmesi gereken olumsuz gelişmeler de söz konusu ve bu gelişmeler muhtemel bir modernleşmenin altını oyuyor ve imkansız hale getiriyor. Kürdistanlı mücadele saflarında ki erozyon ve ulusal, sosyal kurtuluşun yerini alan ve gşiderek daha fazla sayıda mücadeleciyi kapsayan kişisel kurtuluş sürecinden bahs ediyorum: gerek PKK gerekse de DEHAP saflarından yüzlerce ve belki de binlerce mücadele de bulunmuş, bedel ödemiş militan ayrılırken, PKK dışı muhalefet ise neredeyse yok olma noktasına gelmiştir. Böyle bir ortamda, formasyonlarını her ne kadar yanlış bulup beğenmesek de her birinin yetişmesi yıllar almış olan siyasi kadroların yok olmasının ciddi bir tehlikeyi oluşturduğunu görmek gerekiyor.
Bu siyasi erozyonun, kısacısı, yalnızca siyasi hedeflerin gerilemesi değil de, siyasi kadroların yok edilmesinin önüne nasıl gecebiliriz diye sormak gerekir. Bunun ilk koşulu, herşeyden önce Kürdistanlılar arasında bir tartışma, diyaloğ ve ortak eylem alanının yaratılması ve genişletilmesi olmalı. Bu alan içinde, bürokratlar ve kıfayetsiz muhterisler her türlü manevralar ile faydalı olanı faydasız kılabilir ancak Kürdistanlı aydınlar ve militanlar çeşitli platformlarda bir araya gelerek onları aşabilirler.
Recep Maraşlı’ya bu bağlam içinde Gelawej’ın kollektif bir projeye dönüşmesi ve değişik görüşlerden pek çok Kürdistanlı için bir platform haline gelmesini önereceğim. Recep Maraşlı, yıllarca mücadele verdiği bir gelenekten , o geleneğin hedeflerinden uzak düştüğünü anladığı an ayrılmaktan çekinmedi, şimdi ise kendi örneğini başkalarına sunarak ve onlara destek olarak yeni bir dönemin içinde bir nefes alma alanı yaratmaya çalışıyor. Gelawej örneğini tartışarak ve sahiplenerek, ve bu örneğin kendisini geliştirmesini sağlayarak yapabileceğimiz katkıları kücümsememek gerekiyor.
|
Yorumlar
Yorum Gönder