TRT nihayet lütfedip Kürtçe yayın yapma kararı almış!.. Kürtçe’nin yayın dili olarak kullanılması önündeki engelleri kaldıran Uyum Yasaları’nın çıkmasından bir hayli sonra ilan edilen bu karar belli ki itelene itelene alınmış.
Haberin arka yüzünü öğrenmek için okuduğumda kendimi birden bire , önüne zar zor bir tas soğuk çorba verdikten sonra üzerine de tükürüp “alın yiyin!” diyen Diyarbekir işkencecilerinin karşısında buldum.
TRT Genel Müdürü Şenol Demiröz’ün açıklamasında o kadar çok “alt”, “alt-kültür” lafları geçiyorki, mide bulandırıcı bir hal alan bu bildiri karşısında “alın yayınınızı başınıza çalın!” demek gerekiyor.
Kürtçe bir “alt-kültür”! Üst kültür de Türklük ve Türkçe’ymiş!
Üst kültürün temsilcileri lütfedip alicenaplık göstererek “alt-kültürü yansıtan dil ve lehçelerde yayın yapılmasına bir mani bulunmadığına” hükmetmişler. Demiröz, "Farklı alt kültürler en önemli zenginliğimiz. Farklı alt kültürlerdeki vatandaşlarımız kendi kimliklerini koruyarak üst kimliğimiz olan Türklükte buluşmuş. Hepimizin ortak dili Türk’çedir.” buyuruyor. Ve şimdi yine bunun “alt yapısını” hazırlayacaklarmış.
Kürtçe yayın yapılmasını kendi zihinsel ve ideolojik dünyalarında hiçbir değişim geçirmeden adeta zorlanarak ve “kerhen” (iğrenerek, tiksinerek!) yapan Türkiye; bunun bir ifadesi olarak daha önce varlığını inkar ettiği bu dil ve kültürleri şimdi aşağılayarak kabul etmeyi deniyor.
Durmadan alt kültür vurgulamasının nedeni de budur.
“Alt-kültür” Türk ırkçılığının akademik bir özenle seçtiği bir aşağılama kavramı. Kürt dili ve kültürünün “alt-kültür” sayılması ona aynı zamanda Türklüğe tabi “köle!” bir kategori, bir yer tayin ediyor. “alt kimlik!, “üst kimlik” kavramlarında da bu aynı kategorize etme, bağımlı tutma gayretini görmek mümkündür. Aynı açıklamada "Ulus devlete olan ödünsüz bağlılığımız, çoğulcu demokrasinin engeli değildir.” diyerek aslında devletin korkuları da ifade edilmiş.
Burada neden “ortak kültür”, “ortak kimlik” değil de “alt” / “üst” kavramları tercih edilmiş sorusu sorulabilir. Özü itibariyle “ortak kültür”, “ortak kimlik” teması da bir üniter devletin kendini korumak için sarılabileceği bir etnik tarif kavramı olabilir. Bu tanım da asimilasyon ve entegrasyon gibi başka dil ve kültürleri benzeştirerek, zamana yayarak yok etme amacını perdeleyebilir.. Evet bu da mümkündür ama “ortak” vurgusu yine de bir eşleştirmeyi, eşit haklara sahip olmayı kabul eder görünür.. Türk Devletinin ise kimsenin kendileriyle eşit hak ve statüde olduğunu kabul etme gibi bir erdemi tabii ki bulunmuyor. Bu yüzden dönemin ruhuna en uygun kavram olarak “alt kültür” aşağılamasını buluyorlar.
Dillerin, kültürlerin birbirleri karşısında “alt-üst” diye bir hiyerarşiye, bir otorite düzenine tabi tutulması; tıpkı”azınlık-çoğunluk” tanımlamalarındaki ki gibi “üste” ve “çoğunluğa” hükmetme hakkı, “alt” olana “az” olana ise tabi olma zorunluluğunu vazetmektedir. Genel Müdürün seçtiği kavramlar bu nedenle Türkiye’nin Avrupa Birliği normları içinde kendi şoven mantalitesini yeni kavramlarla nasıl tahkim etmeye çalıştığını gösteriyor.
Kuşkusuz ne Kürtçe, ne Çerkezce ne de Lazca ve ne de başka bir dil Türk kültürünün, Türk dilinin “altında” değildir: o kültürün bir bileşeni, bir elemanı da değildir. Özgün, bağımsız, dil ve kültürlerdir.
TRT Genel müdürünün vurgularından duyduğum bu rahatsızlık ister istemez bizim kendi içimizde “Yüksek Kürtçe!” tanımlamalarımızı, Sorani, Kurmanci ve Zazaki’yi birbirine karşı, alt veya üst olarak kategorize etme yanlışlarımızı da hatırlatıyor..
Farklılıkları yok sayma şovenizmin inkarcı bir tezahürüydü; farklılıkları birbirine benzemeye zorlamak bir asimilasyon ve entegrasyon politikasıdır; dil ve kültürleri biri birinin altı/üstü olarak emir-komutaya, hiyerarşiye tabi kılmak ise bu her ikisini de içinde barındıran bir anlayıştır.
“Fiildir önemli olan Lafa bakılmaz “ diye bir söz vardır. Ne var ki tahakkümcü, ayrımcı yaklaşımlar söylemlerde sık sık kendini ele verir. Dil, düşünce biçimlerimizi, mantığımızı yansıtan bir dizge olduğuna göre de sanırım “Laflara” da bakmamız gerekiyor, hem de çok iyi..
Yorumlar
Yorum Gönder